Benliğimden çıkan cümleler vardı,
Yokluklarında var olan;
Hırçın dalgalardan bir besteye dönüşmüş kelimeler,
Seslileştiremediğim…
Senden se(n)(s)sizliğe geçişler…
Sevgi,,, Düşümden bir iz; izdüşüm,,,
Kalbim bana böyle anlattı.
Sessizliklerden bir fotoğraf kazınmış belleğime,
Derin, dört bir yanda, engin ve masmavi…
Gözlerinde(y)(n)di bütün umutlarım;
Yüreğimin en gizli köşesine nakşettiğim,
Tüm izler parmak uçlarımda.
Umut,,, Gelecek diye beklenilen,,,
Kalbim bana böyle anlattı.
Bir güvercinin kanatlarına işleyip,
Gök yüzüne bırakmıştım umutlarımı…
Şimdi kendi ellerim ile tutsak, özgürlüğüm.
Bekleyiş,,, Virgülden sonraki kocaman bir boşluk,,,
Kalbim bana böyle anlattı.
Aşkın en saf hali belki de,
Sözcüklerin yer almadığı;
Yokluğun Varlığım olmuş,
Varlığım Sessizlik.
Aşk,,, Bir gökkuşağı ve gri döngüsü,,,
Kalbim bana böyle anlattı.
Güneş ile dünya raks ederken gri ay eşliğinde,
Ve renkten renge dönerken gökyüzü…
Güneşin şavkı dalgalara vururken,
Ve biz seyreylerken o güzelliği,
Vakitlerden serin bir kış akşam üstü;
Kâinat,,, Sır olup gözlerine saklanmış,,
Kalbim bana böyle anlattı.
Gökçe YILMAZ
Bazen bir yazı, zamanı birkaç dakika durdurarak size mutlak huzuru yaşatır. Tebrik ederim.
Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim 🙏