Bu yazıma soru sorarak başlamak istiyorum. Bu dünyaya neden geldik? Uzayın içindeki sonsuz boşlukta var olan dünya gezegeninde yaşayan varlıklar olarak tek görevimiz sadece yaşamak mı? İnsan olarak sürekli bir evrim halinde miyiz? Ve bu ne zamana kadar devam edecek?
İnsanın evrimsel tarihine baktığımızda, zihinsel anlamda bir noktada kalmadığımız, hep bir eşik atladığımız ve kendimizi her geçen gün biraz daha keşfettiğimiz bir gerçek. Teknolojik gelişmelere sürekli yeni ışıklar yakan insan bu konuda gitgide yükseliyor. Peki bir yandan bu kadar gelişirken, neden hala bir şeyler alarm vermeye devam ediyor, nerede hata yapıyoruz?
Doğada olan, tarlada çapa yapan, her yere yürüyen, her işini kendi yapan, toprağa basan, doğal ilaçsız beslenen halimizden çok uzaklaştık. Betonarme yapılar içinde, işimiz gereği hareketten uzak ve her yere araçlarla gider olduk. Teknolojik gelişmeler hayatımızın bir kısmını kolaylaştırırken diğer taraftan da zorlaştırıyor mu?
Teknolojik gelişmeler bizi hem doğadan hem doğamızdan mı uzaklaştırdı, yoksa biz zaten farkında değildik de o yolu kendimiz mi seçtik? Çok uzun ve tartışılacak bir konu. Anlamadığımız seçeneklerin ötesini asla göremeyiz. Matematikte de bir denklemi çözerken önce parçalara ayırmamız gerekir. Öyleyse biz kendi parçalarımızı nasıl keşfedeceğiz?
Kendimizi tanımak için bu modern hayatın koşuşturmacasından kurtarıp bir gözlemci olarak kendinizi izlesek nasıl olurdu. Ve yapılan bilimsel araştırmalarda, her sabah ya da yatmadan hemen önce sadece kendimizi anlamaya, gözlemeye ve gözümüzü kapatıp bir beş dakika kendimizle sessiz bir zaman geçirmeye ayırdığımızda bir şeyler değişmeye başlıyor. Evet başlarken bunu yapmak çok zor. Çünkü ilk aklımıza gelen ya cep telefonunu elimize almak oluyor ya da bilgisayarımızı açıp maillere bakmak.
On yıl önce bilim adamları tarafından keşfedilmiş özel bir konu var. Hiçbir şey yapmadan durduğunda özel bir şebeke çalışıyormuş beyinde ve bunun bir adı da var: ‘Default ModeNetwork’ deniyor. Hiçbir şey düşünmeyip durduğumuzda beynin olağan halinden daha fazla çalıştığı tespit edilmiş. Durduğunda zihin arşiv taramasına, derleyip toplama moduna geçiyor. Bunun için yapmamız gereken tek şey durmak. Kadim bilgilerde bu bilgiye çok daha öncelerde rastlamıyor muyuz? Tüm erenler, peygamberler, azizler, düşünürler hep durduktan sonra bir noktaya erişmediler mi? Bu sorunun cevabı ‘Evet’
Dünyayı nasıl görmek istediğimizi, kendimizi nasıl görmek istediğimizi her gün bilinçli zihnimizle yaratalım. Soralım kendimize en mükemmel halim nasıl olurdu, öyle olsaydım nasıl davranırdım ve bu duyguya girdikçe beyin de buna inanmaya başlayacak. Kendimizi inandırdığımız negatifleri çıkarıp poziflerini yaratmaya yeni yıla girmeye hazırlandığımız bugünlerde yeni bir başlangıç yapmaya ne dersiniz?
Arzu SEZGİN
Yorum yap