Varoluş Dergisi

HAYATTA EN ÇOK HATA YAPMAYI SEVDİM

Dilimize Arapçadan geçen hata kelimesi, yanlış ve yanılgı anlamına gelir. Toplum nezdinde kabul edilebilir olmayan davranışlar ve sözler de hata olarak nitelendirilir. Bir davranışın hata sayılması toplum nezdinde kabul edilemez olduğunu anlıyoruz. Bu tanımda hatanın insanın üzerinde bırakacak davranış değişikliklerinden bahsetmiyor. Sadece toplum tarafından kabul edilebilir ve edilemez davranışlardan söz ediyor. Bu tanım eksik gibi… Hata yapmanın tanımı bence değişmeli. Tanımlar farklı farklı olabilir,  benim tanımım insanı geliştiren dönüştüren ders çıkarmayı sağlayan yaşantılar bütünü. Bir çocuk dokunmaması gereken bir şeye dokunmaması gerektiğini dokunarak anlıyor. Yürürken düşüyor kalkıyor yürümeye devam ediyor, bir engele takılması onu yürüme çabasından alıkoymuyor. Yediği şeyin tatsızlığını ve yememek isteğini başını çevirerek anlatıyor. Hata ya da yapmaması gereken bir şeyi hiç konuşmadan bir derse dönüştürerek büyüyor. Büyümek. Aslında hatalarımızla büyüyor ve gelişiyoruz. Hataların insanı büyütmek olgunlaştırmak ehlileştirmek gibi de görevleri var. Hata tanımlarımız ne olursa olsun hatanın insana kalan ders yönü vurgulanmalı diye düşünüyorum. Hataların sürekli konuşulduğu derslerin konuşulmadığı ortamlarda hata suç tanımı ile karıştırılıyor. Ders almak ve ders gereği aynı davranışı yapmamak hatanın en sadık tanımı haline geliyor. Çünkü hataların insanı geliştiren güçlendiren gücünün fark edilmesi gerekiyor.

 

Hata yapmaktan korkarak yaşamak, var olan tüm gücümüzü sınırlayan büyük bir engeldir. İnsan potansiyelini sınırlamanın başka bir yolu da hatayı hata noktasında bırakıp derse dönüştürmemek olmalı. Oysa hiçbir okulun veremeyeceği dersleri hayat,  hatalar aracılığı ile verir. Hatalar fark edildiği anda derse dönüşür.  Öncelikle insanlar yaptıkları eylemin hata olduğunu fark etmeli, kendisini dışarıdan gözlemleyip nerede hata yaptığını kendine sesli söylemelidir. Aynı hata bir daha bu fark edilmişliğin yanına uğramaz. Böyle böyle hatalar hayatımızın doğal bir parçası haline gelir. Hata yaptığımızı birinin bize belirtmesi kadar kendi içimizde de bunu kabul edip önce hatamızı kabullenmeli hatamızı sahiplenmeli ve hatamızı nasıl dönüştürebileceğimizi düşünmeliyiz.

Çocuklarımızı yetiştirirken de hatalarını fark eden bireyler olarak yetiştirin. Yaptığı her ürünü her hareketi mükemmel bulmak ve gerçekleri onlardan sadece mutlu olsun diye saklamak kişilik gelişimine en büyük engeli koymaktır.

Hatalar, cesaretle beklememiz gereken fırsatlardır. Hata yapmaktan kaçmak yerine, her bir hatayı bir öğrenme deneyimi olarak görmek, gerçek başarının kapılarını teker teker açar.

Bu yüzden hata yapmaktan korkmamalıyız. Hatalarınızı sahiplenmeliyiz, onları öğretmenimiz gibi görmeliyiz ve her adımda sizden daha güçlü bir ben yaratmasına izin verin. Çünkü gelişim, dönüşüm mükemmel olmaktan değil, denemekten ve hatalarımızla yüzleşmekten gelir.

 

Zarife TARAKÇI                                                                                                                            

Zarife Tarakçı

Zarife TARAKÇI 1977 yılında doğdum. İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi mezunuyum. Türkçe Öğretmenliği yapıyorum. Kitap okumayı , yazı yazmayı, karikatür çizmeyi seviyorum. Çocuklara okumak yazmak ve çizmek amacıyla buluşmalar düzenliyorum. Bu etkinlikler sayesinde onların da okumaya yazmaya ve çizmeye olan yeteneklerinin ortaya çıkmasını önemsiyorum. 2019 'dan beri reiki ile olan eğitimlerimi sürdürüyorum. Reikinin hayatıma kattığı sayısız uyanışın farkındalığı ile 3A derecesindeyim.

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler