Varoluş Dergisi

EŞİĞİN ARDINDAKİ SIR

Bir kapının eşiğinde durup, o anın büyüsünü hissettiniz mi hiç? Basit bir adım gibi görünür, ama aslında görünmeyen bir sınırı geçersiniz. Belki de fark etmeden bir dünyadan diğerine, eskiyi geride bırakıp yeniyi kucaklamaya hazırlanıyorsunuzdur. Eski inançlardan günümüze kadar, eşikler ve kapılar yalnızca mekânların değil, ruhsal dönüşümlerin de kapısı olmuştur. Her adım, başka bir âleme atılan bir davet gibidir. Ama neyin sınırındayız? Hangi dünyaya geçiyoruz? İşte bu sorular, insanlığın kadim yolculuğunun bir parçası…

 

Eşikler ve kapılar, manevi dünyada hem fiziksel hem de metaforik bir geçişi simgeler. Bir kapının eşiğinden geçmek, sadece bir mekâna değil, aynı zamanda yeni bir bilinç durumuna veya kutsal bir alana adım atmak anlamına gelir. Özellikle dini yapılar için, eşik kutsallıkla dünyevilik arasındaki sınırı temsil eder. Bu yüzden, eşiği geçerken saygı göstermek, içerideki maneviyatı ve o alanın enerjisini kabul ettiğimizin bir ifadesidir. Kapılar ise, koruyucu birer sembol olarak içeri girenin niyetini arındırmasını ve ruhunu saflaştırmasını hatırlatır.

 

Hinduizm’de, kapı eşikleri ve girişler, tanrılara adanmış birer koruyucudur. Bir tapınağa girmeden önce, genellikle ayakların yıkanması ya da yere dokunarak saygı gösterilmesi, kişinin dünyadan arınmasını ve içeriye saf bir niyetle girmesini sağlar. Tapınak kapılarında, tanrıları ve tanrıçaları koruyan heykeller ya da semboller bulunur; çünkü eşiğin ötesi, kutsal olanın meskenidir.

 

Yahudilikte ise kapılar, Tanrı’nın kutsamasını taşıyan mezuzalar ile süslenir. Kapının sağ yanına yerleştirilen bu küçük kutucuklar, kutsal metinler içerir ve evin koruyucusu olarak görülür. Eşiği geçen her birey, Tanrı’nın himayesine girer. Bu eylem, hem bir dua hem de bir bağlanma ritüelidir.

 

Daha eski inançlarda, eşikler tanrıların ve ruhların dünyasına açılan kapılar olarak görülürdü. Antik Yunan’da eşiği geçerken yere bir adak bırakmak, bereket ve koruma dilemenin bir yoluydu. Eski Mısır’da ise kapılar, ölümden sonraki yaşamın geçitleri olarak görülürdü; her kapı, öteki dünyaya atılan yeni bir adımdı.

 

Sonuçta, kapılar ve eşikler bize şunu hatırlatır: Hayatımızda her yeni başlangıç bir eşiğin ötesine geçmek gibidir. Her adımda, geçmişten geleceğe, dünyevilikten maneviyata geçiş yaparız. Bazen durup düşünmek gerekir; her kapı, ardında hangi sırları saklıyor? O eşiği geçerken neyi bırakıp, neyi alacağız yanımıza?

 

Belki de her kapıdan geçerken unutmamamız gereken şey, bu yolculuğun sadece mekânsal değil, ruhsal bir geçiş olduğu…

Beyza TUNCA

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler