Varoluş Dergisi

DUMAN ADAMLAR VE ELİMİZDEN KAYAN​ ZAMAN

Dünya işleri diyerek geçtiğimiz olgu aslında isteklerimizin sınırsızlığı hepimizin malumu. O zden midir acaba insanların ölmeden önce gerçekleştirmek istedikleri listelerin bu kadar önemli oluşu ya da bir kişinin istediği her şeyi yapmak için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirme sabırsızlığı? İstediklerimizin gerçek olması olma hızı çok önemli demek ki.

Önemli mi bu kadar isteklerimizin olması?

İstediklerimizi elde etme isteği mi bizleri hayata motive ediyor?  

Bu kadar uzun süre çalışmak isteklerimizi yerine getirme durumunun sonucu değil mi? Bir çocuk büyüyor okulunu bitiriyor ve  ‘Annemin hayalini yerine getirmek istiyorum, annem ev istiyor, ilk önce ona ev alacağım.’ diyor. Yetişkin birey istemiş, olmamış, diğer nesle istekleri gerçekleştirme görevi aktarılıyor. İstekler bir insanın daha hayatını esir alıyor, genetik aktarım gibi anneden oğula geçiyor.

Hep istiyor isteklerimizi elde etmek için çok çalışıyorsak, az istesek az çalışacağız anlamına geliyor. Az iste, az kazan, az çalış gibi bir eşitlikle hayat bizleri sınıyor. Ne güzel olurdu isteklerimizin listesi hiç azalmasa ama çalışmak için verdiğimiz süre düşse!

İmkansız öyle değil mi?

Bir keresinde tanıdığımızın oğlu ben çok oyuncak istiyorum diye bu kadar çalışıyorsun hiç oyuncak istemiyorum yeter ki seni göreyim demişti babasına.

İstekler ve isteklerimizin satın aldığı zamanlarımız.

Tıpkı Momo (Michael Ende)  kitabındaki Duman Adamların yaptığı gibi insanların zamanlarının satın alındığı bir kurgu gibi yaşadığımız dünya.

Çocuk kitabı gibi görünse de her yaşın okuması gereken Momo isimli kitapta şehre gelen ve insanların zamanlarını satın alan duman adamların yetişkinlerle yaptığı bu acımasız alışverişte çocukların nasıl yalnızlaştırıldığını anlatır. Zamanları da  istekler satın almış gibi. İstekler duman adam olmuşlar gibi bir dünya.

Oysa hepimizin bilmesi gereken bir şey var:

Paramızla satın alamayacağımız tek şey zamandır.

Zaman ise satın alacağımız her şeyden daha da kıymetlidir.

Maddiyatla elde edilecek istekler azalsa,

Sadeleşmek en önemli gerekliliğimiz olsa

Birden fazla olanı az kullanılanı paylaşmak bizim için öncelik olsa,

Daha çok için, daha daha da çok çalışmak zorunda kalmasak en büyük zenginliğin, en değerli olan hazinenin sahibi olsak  yani daha zamanın ellerimizden hiç akmadığı bir dünyayı yaratsak kendimize, harika olmaz mı dünya?

Zarife TARAKCI

Zarife Tarakçı

Zarife TARAKÇI 1977 yılında doğdum. İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi mezunuyum. Türkçe Öğretmenliği yapıyorum. Kitap okumayı , yazı yazmayı, karikatür çizmeyi seviyorum. Çocuklara okumak yazmak ve çizmek amacıyla buluşmalar düzenliyorum. Bu etkinlikler sayesinde onların da okumaya yazmaya ve çizmeye olan yeteneklerinin ortaya çıkmasını önemsiyorum. 2019 'dan beri reiki ile olan eğitimlerimi sürdürüyorum. Reikinin hayatıma kattığı sayısız uyanışın farkındalığı ile 3A derecesindeyim.

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler