Varoluş Dergisi

ÇEKİL KENDİNİN ÖNÜNDEN, AYNADAN YANSIYAN IŞIĞINI KAPATIYORSUN!

32.yaşıma yeni ayak bastığım bugünlerde daha önce pek de fark etmediğim bir şeyle yüzleştim: Self sabotaj yani kendini sabote etme.

 

Elbette herkes gibi benim de hayallerim var, umutlarım var, isteklerim var. Ama içimde hep bir inançsızlık, kıramadığım bir engel vardı. Son birkaç senede üst üste gelen sınavların Sonucu (belki de öğrenmedim diye dönen benzer döngülerdi sadece) epeyce kopmuştum dileklerimden.

Daha içimden geçerken “heveslenme nasılsa olmaz” yenikliğiyle adım atar, isteyemez olmuşum.

1-0 mağlup başlanan bir maç gibi…

 

Dahası bu kadarla bırakmamış iyi olmaya çekinerek epeyce ileriye taşımışım.

İyi hissettiğimde ya da hayatımda bir şeyler daha iyi bir hale geldiğinde hemen tepetaklak edecek şeyleri hayatıma çektiğimi ve onlara söylenirken ve kendimi kurbanlaştırırken ne kadar da güvende hissettiğimle yüzleşiyorum.

 

Hani çekim yasası diyor ya frekansını yükselt diye. Sanki ben o titreşim ölçeğinde camdan bir bariyer oluşturmuşum. Yükselişe geçince oraya çarpıp geri düşüyorum varmam gereken o en yüksek frekanslara varamadan…

 

Şükrederken yokluklarımı anımsıyorum, severken kaybetmekten korkuyorum, minnettar olurken bozulmasını içten içe bekliyorum.

Bunu neden yapıyorum hiçbir fikrim yok.

Bunu nasıl dönüştürürüm bu konuda da henüz yol almadım ama aldıkça o da başka yazılarımda buluştuğumuz bir yer olsun Canım Okur! Şu an için bunun sadece adını koyabiliyorum: Self sabotaj.

 

Kolaylıkla döngüyü kırıp aşkla yol almaya niyet ettim yeni yaşımda. Çünkü bana sorarsan canım okur bütün bunlar esasen kendini gerçekten seven bir insana hiç de yakışmıyor. Mantık hatası oluşturuyor sistemin içinde ancak benim gibi hayatının hatrı sayılır bir vaktini bununla geçirenler için de bir geceden sabahına kırılması olanaklı değil. Her şey gibi bu da zaman, emek ve sabır istiyor.

 

Bugün buraya bu yazıyı bırakıyorum.

Benimle birlikte ruhunda bir benzerlik kuranlara kocaman sarılıyor, farkında olmadan hala yapanlar varsa bir tutam ışık olmasını diliyorum. Sadece bir tutam olabilir çünkü… Işığın geri kalanı sensin.

Bu yüzden küçük bir hatırlatma;

 

Çekil kendinin önünden, aynadan yansıyan ışığını kapatıyorsun!

 

Birlikte kırıp geçmemiz dileklerimle…

AŞKla,

Selin BİNAY

Not: iyi ki doğdum iyi ki varım! Hoşgelmiş #32YineYeniYeniden

Selin Binay

Çağlayarak Akan Nehir/ Astrolog / Astropsikoloji Yazarı / Holistik Yaşam Koçu / İletişimci/ Sosyal Hizmet Uzm/ Wordwhisperer/ Daimi öğrenci/ İnsan/ Teslim / Kendi /

Ben Selin
Çağlayarak akan nehir!
Biraz taşkın biraz durgun.
Üzerimden sular çağladıkça taşarken dibimde hayat sükunetiyle devam eder. Balıklarım, kurbağalarım, taşlarım, yosunlarım... Sükunetimdeki kalabalığım.
Kendi yolumda akarken beni sarmalayan toprağı besler su olurum, içime aldığıma yaşam olurum.
Bir hayalim var; karışmak denizlere. Bir damlanın çokluğuna, bin damlanın bolluğuna, bir nehrin birliğine, buluşup nice kendim gibi nehirlerle tatlı sularımı karıştırmak denizlere...

Ben kimim? Ben senim.
Aşkla,
Selin Binay

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler