ANDA KALMAK

Kayıplar yaşarız, hiç ummadığımız anlarda. Kaybı yaşamadan önceki döneme geri dönmek isteriz, eski güzel günlere… Geçmişe dönme şansı olmasa da hep geçmişte yaşarız.

Bazı zamanlarsa, geleceğin endişesi doldurur tüm benliğimizi. Sonu gelmeyen, cevapsız sorular
yumağının içinde kalırız. Ya her şey istemediğimiz gibi olursa, ya her şey ters giderse…
Beynimiz bize akıl almaz oyunlar oynar, komplo teorileri üretir. Her şeyi unutur ve o gelecek endişesinin bizi ağlarının içine hapsetmesine seyirci kalırız.
Ancak şu da unutulmamalıdır ki, hiçbir zaman hayatta her şeyi kaybetmez insan. Ve hiçbir zaman düşündüğü kadar kötü olmayacaktır yaşayacakları ya da kötü olmamıştır yaşadıkları.

Peki geçmişi geçmişte bırakıp, geleceğe endişe ile bakmamak için birlikte bir alıştırma yapmaya ne dersiniz? Hadi gelin önce birlikte derin bir nefes alın, rahat bir konuma geçip beden ritminizi biraz yavaşlatın. Ve şimdi sözlerime iyice kulak verin…

Şu an neredesiniz?

Nasıl bir koku hissediyorsunuz?

Hangi sesleri duyuyorsunuz bu satıları okurken?

Vücudunuz ne şekilde form buluyor şu an?

Elleriniz, ayaklarınız ne şekilde duruyor?

Ağzınızın tadı nasıl?

Hava sıcaklığı nasıl?

Bedeniniz şu an ne yapmak istiyor?

Peki, şu an nelere sahipsiniz?

Araştırmalar gösteriyor ki yavaşladığımızda etrafımızda ve kendimizde olup bitenler konusunda farkındalığınız artıyor, detayları daha önce görmediğiniz bir şekilde fark ediyoruz. Bu değişim dünyayı nasıl algıladığımıza ve düşüncelerimize de etki ediyor.
Çok hızlıysanız yavaşlayın, çok yavaşsanız biraz hareket edin ama bugün farklı bir ritimle, hayata anda kalmaya çalışarak bakın.

Bakalım etrafınızda neleri değişik göreceksiniz ve düşüncelerinize bunlar nasıl etki edecek.

Sevgi ve Esenle Kalın