Varoluş Dergisi

KOŞULLANMIŞ ZİHİN

Hiçbir şeyin sonu yok, her son başka bir şeyin başlangıcı, burada sonlara tutunmamak aslolan. Sonlara tutunmamak zaten akışta kalmak demek. Zihin o kadar koşullanıyor ki bazen, bir gün yaşadığı deneyimi her şey çok güzel harika olarak kaydettiği için, ertesi gün, belki defalarca aynı deneyimi sana yaşatmaya çalışarak aldığı hazzı devam ettirmeye çalışıyor. Buradan kopmak ve bunun bir sonunun geldiğini kabul etmek o kadar zor ki, bunu kabul edene kadar en azından hayatınızdan  günler aylar geçmiş gitmiş oluyor.

Haz duygusu zaten kendini kaybettiğinde ortaya çıkıyor, benliğinin yok olduğu, zamanın nasıl geçtiğini anlamadığın ve senin yokluğunun olduğu zamanlarda… Diğer yandan, o anda deneyimlerinin kopyasını çıkartıyor sana zihnin, bunu tekrar yaşabilirsin diye hafızana alıyor ama aslı gibi, ilki gibi olabilir mi sence? Her an tek ve biricik.. Her an’ın; milyonlarca yıldır yağan kar taneleri motifleri gibi benzersiz. Benzemesine de imkan yok.

Sonra çabala dur mutlu olmak için.. Benliğin, egon varken ne mümkün senin yaşıyor olman.

Bir koşullanma ile hedef belirlemiş bir zihin, çaba içerisinde, farkındalığını yok etmiş,  zihninin sesinden ruhunun sesini duyamıyorsun o sıra ve işin kötüsü, bunu bilerek ve isteyerek de yapmak mümkün değil. Mümkün değil. Tüm mümkünlükler Allah sisteminin, işleyişinin izni ve rızası ile oluyor.

Senin o yaptığın çabalar maalesef ki egodan kurtulmak için, bir hedefe varmak için bile değil. Bütün bu çabaların artık pes ettim diyebilecek hale gelmen için. Pes ediyorum diye tüm hücrelerinle haykırabilmen için. İşin daha ilginç tarafı da, sen pes ediyorum desen de pes etmenin gerçekte Allah katında ne demek ise o demek olduğunu bilebilmen çok önemli, sana göre pes etmek eğer doğru anlamda, tanımda değilse asla pes etmiş de sayılmazsın.

Önüne çıkan tüm engeller, zihninde yarattığın ego kimliğini eritmen, yok etmen içindir. Saflaşman içindir. Allah’ın yüzü çabasız saflıktadır. Çocuksu bir saflıkta….. O’nun yüzünü görebilmen için maalesef ki egonu eritmen de yetmez, tüm içine almalar, onun iradesiyle mümkündür. Allah sisteminin seni istemesi ve alması gerekmektedir. Bu asla senin iradenle olmaz, çabanla hiç olmaz. Yani her şey aslında çoktan oldu ve bitti, sen sadece oyun sıranı beklersin. Zihnindeki zaman ilüzyonunda da biraz keyif alarak zihnindeki zaman algısıyla oluşmuş olduğunu varsaydığın geçmiş, gelecek diye isimlendirerek yaşamaya çalışırsın.

Halbuki, bir plaktaki iğne gibi hareket eden sen değilsin. gerçek, öz sen durduğun yerde duruyorsun, dönerek hareket eden plak. Dönerek hareket eden Dünya, dönerek hareket eden Ay, dönerek hareket eden tüm galaksi, sen sabit bir tasarımsın. Mevsimler, senin etrafında döner, gece ve gündüzler, sonsuza kadar……

 

Sebile Ayla GÜNEŞ

 

Sebile Güneş

Sebile Güneş Nisan 1977 Yılında Bursa’da dünyaya geldi. İlk ve Orta Öğretimini Bursa Nedim Öztan İlkokulu ve Bursa Cumhuriyet lisesinde tamamladıktan sonra , Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümünü kazanarak İzmir ‘e yerleşti . Mezun olduktan sonra evlendi, Defne ve Burak adında iki çocuğu var. 2002 yılından beri özel sektörde mesleğini yapmaktadır. Kendisine, sebilegunes2007@hotmail.com mail adresinden ulaşabilirsiniz.

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler