Varoluş Dergisi

BİR TEKNOLOJİ OLARAK NEFES

Hayatımızı seçimlerimizle yaratırız, peki seçimlerimizi neye göre, nasıl yaparız hiç düşündünüz mü ?

Günlük hayatımızda yaptığımız seçimlerin %90-95 kadarı amigdala dediğimiz limbik sisteme ait ilkel(bilinçdışı) beynimiz ile gerçekleşir. Amigdala, hayatımızı kolaylaştırmak için belirli durumlara ait belirli tepkileri kaydeder ve benzer durumlarla karşılaştığında otomatik olarak kodlanmış tepkileri ortaya koyarak hızlıca sonuç almamızı sağlar. Bilinçli seçimler için kullandığımız beynimizdeki frontal lobta bulunan prefrontal kortekse uğrayıp süreci uzatmak yerine çabuk çözümler sunmak için otomatik amigdala tepkisi avantajlı bir yol gibi gözükse de bu ilkel beyin (adı üzerinde) olay ve durumları birbirinden ayırt etmekte bazen pek de usta değildir.

İlkel zamanlarda bir aslan ile karşı karşıya gelmeniz savaş, kaç ya da don olarak bilinen amigdala tepkileriyle yaşamda kalmamız için en uygun koşulları sağlayarak kurtuluşumuzu müjdelerken, günümüzde yaşanan günlük hayatın stresi de beynimizde aslan ile karşı karşıya kalmışız gibi bir stres yaratarak amigdalayı harekete geçirebiliyor. Bu yoğun stres sebebiyle amigdalanın artan uyarımı birçok hastalığı da beraberinde getirebiliyor.

Peki bu artan amigdala uyarımını nasıl dengeleyebilir ve amigdalamızı gerçekten hayati olan durumlar ile günlük hayatın içerisinde alışılagelmiş stresli durumlar arasındaki farkı algılayabilmek için nasıl eğitebiliriz. İşte burada otonom sinir sistemimizin tek kontrol edilebilir parçası olan solunum sistemi ve nefes devreye giriyor. Amigdala, sempatik sinir sistemini harekete geçirerek çalışır. Eğer sürekli sempatik sistem aktif bir yaşam sürersek, yüksek nabız, sığ bir nefes, işlevsiz bir sindirim sistemi ve buna bağlı hazımsızlık, kabızlık şikayetleri, panik atak, depresyon, korku, kaygı, bedende artan iltihaplanma gibi uygunsuz koşullar ortaya çıkarak devamında bunlara bağlı olarak çok daha fazla akut- kronik sağlık sorununu ile mücadele etmek zorunda kalabiliriz.

Bu bir kısır döngüdür. Bu döngüden çıkmanın anahtarı ise sinir sistemimizi dengeye getirmek, parasempatik sinir sistemimizi aktif ederek vücudun yenilenmesi, sakinleşmesi için ona yardımcı olacak tekniklerle onu desteklemektir. Kontrol edebildiğimiz soluk ile bir kısa devre yaratarak bunu sağlayabiliriz. Burnumuzu bu insan mekanizmasının aç kapa tuşu olarak düşünebilir ve parasempatik ve sempatik sinir sistemleri arasındaki geçişi kolaylaştıran bir teknoloji olarak kullanabiliriz. Sol burun deliğimiz beynimizin sağ yarımküresi ve parasempatik sinir sistemimizle bağlantılıyken, sağ burun deliğimiz beynimizin sol yarımküresi ve sempatik sinir sistemimizle bağlantılıdır. Uygun manipülasyon teknikleri ve nefes egzersizleriyle sinir sistemimizi regüle etmek mümkündür.

Haydi şimdi hemen dene !

Öncelikle bir an dur ve sakince nefes al ve ver. Kendini ana getir ve şuan nasıl hissediyorsun içine dön ve gözlemle. Şimdi bir nefes egzersizi deneyimleyelim ve sonrasında başlangıca göre hislerinizde neler değişecek bir bakalım. Şimdi burnundan sakince bir nefes al ve sağ burun deliğini kapatarak sol taraftan nefesini ver. Tekrar sakince iki burun deliğinden de nefesini al ve sağ burun deliğini kapatarak sol burun deliğinden nefesini ver. Nefesini ne kadar uzun verirsen o kadar iyidir. Çift burun deliğinden nefesini sakince karnını şişirerek al, sağ burun deliğini kapat ve sol burun deliğinden uzun uzun ver. 3-5 dakika bu pratiğe devam et. Dilersen gözlerini kapatabilir ve içine dönebilir ya da gözlerin açık, hafifçe bakışlarını yumuşatarak öylece bu pratiği deneyimleyebilirsin. Pratiğini bitirdiğinde 1-2 dakika sakince kendini gözlemlemek ve başlangıca göre hislerinde neler değişti, nasıl hissediyorsun gözden geçirmek kendinle ilgili farkındalığını arttıracaktır.

Şifa olsun.

Ezgi SUNGUR

Ezgi Sungur

Merhaba, ben Ezgi Sungur, 1992 yılında Lüleburgaz’da doğdum. Temel ve lise öğrenimimi burada tamamladıktan sonra Marmara Üniversitesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği bölümünden 2015 yılında mezun oldum. Yaşamı ve insanları merakla gözlemleyerek psikoloji, felsefe, kuantum fiziği ve enerji kavramlarını araştırırken 2017 yılında Reiki ile tanıştım ve içsel yolculuğumda derinleşmeye başladım. Bedeni, zihni ve ruhu birbirine bağlayan nefesin dönüştürücü gücünü keşfetmemle, farklı ekollerden nefes koçluğu ve kadim nefes teknikleri üzerine eğitimler aldım. Ayurveda’nın da hayatıma girmesiyle ayurvedik beslenme, nefes ve meditasyonu temel alan bütüncül bir yaklaşımı ve koruyucu tıp protokollerini yaşamıma kattım. Sürekli öğrenmeye ve yeniliklerle bilgilerimi güncelleyerek bu yolculukta ilerlemeye devam ediyorum. İçselleştirebildiğim her şeyin dönüştürücü gücünün bilinciyle, bilgilerimi paylaşıyorum. Dilerim yazılarımla sizlerin de içsel yolculuğunuza ışık tutabilirim.
Sevgiyle,
Ezgi Sungur
Wellbeing Uzmanı / Biyointegratif Nefes Terapisti / Nefes Koçu / Reiki 3b Master Teacher

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler