Bilim insanları uzun süredir öfke, stres, üzüntü gibi duyguların vücudumuza fiziksel olarak verdiği zararlar hakkında bilgilendirmeler yapıyorlar. Tüm negatif duyguların insan ömrünü azalttığı bilimsel bir gerçek.
Hayatımızdaki insanları ne kadar seversek sevelim; annemiz, babamız, eşimiz, sevgilimiz ve hatta çocuğumuzun sebep olduğu bir duygu nedeniyle kendi ömrümüzden kısaltmaya değer mi?
Evet, negatif duyguları hissetmemek elde değil ama o negatif duyguların içinde saatlerce veya günlerce sıkışıp kalmamak ve o duygulardan özgürleşmeyi seçmek bizim elimizde!
Nasıl mı?
Eğer daha önce duygularımız ile kendi üzerimize çalışmadıysak öncelikle o duyguyu bedenimizin hangi bölgesinde hissettiğimize farkındalık getirerek işe başlayabiliriz.
Göğsümüzde bir sıkışma mı hissediyoruz?
Midemizin kasıldığını mı hissediyoruz?
Bu negatif duyguyu his olarak bedenimizin neresinde?
Herhangi bir negatif duygunun pençesinde kıvrandığımızı fark ettiğimiz anda DURmak ve dikkatimizi beden farkındalığımıza çevirmek (nefes, ayak tabanları, eller) ve bir süre dikkatimizi bedenimizde tutmak o duygu ile özdeş hissimizi kıracak ve bizi o duygunun esaretinden kurtaracaktır.
Ve bazen, duygu henüz ortaya çıkmadan önce o hissin bedenimizde yükselmeye başladığı anı yakalayabiliriz. Bu hissi bedenimizde takip etmek ve gözlemlemek otomatik olarak o duygunun daha ortaya çıkmadan sönümlenmesine neden olacaktır.
Kuantum fiziğindeki ‘Çift Yarık Deneyi’nde “gözlemci etkisi,” olarak adlandırılan etki, bir parçacığın bir gözlemci tarafından gözlemlendiğinde davranışlarının değiştiğini göstermektedir. Bu deney tek yarıklı bir düzenekte yapıldığında; parçacıklar ‘parçacık fonksiyonu’ gösterirken; çift yarıklı bir düzenekte yapıldığında parçacıklar ‘dalga fonksiyonu’ göstermektedir. Çift yarıklı düzeneğe bir algılayıcı koyup parçacık gözlemlenmek istendiğinde ise; dalga fonksiyonu çöker ve parçacık sanki tek yarıklı bir düzenekten geçiyor gibi davranarak yeniden ‘parçacık fonksiyonu’ gösterir.
Gözlemci, gözlemlenenin davranışını etkiler.
Kendini gözlem, farkındalık yolunda kişinin elindeki en önemli anahtardır.
Negatif duyguların içinde kaybolduğumuz anlarda DURabilmek ve bilincin ışığının kişinin kendine dönmesi; gözlemci etkisi, o duygu ile olan özdeşliğimizi kıracaktır.
Bu özdeşlik hissinin kırılması yani kendimizi o anda hissettiğimiz duygu ile (öfke, korku, nefret, kıskançlık vb.) tanımlama hâlimizden ayrışmak varlığımıza daha huzurlu bir alan açacaktır.
Gökçe YILMAZ
Yorum yap