İşim gereği agile kavramı ile içli dışlı çalışıyorum. Türkçe’ ye çeviklik olarak geçirilen bu kavram özetle değişen koşullara çabuk adapte olmak; bir işi ya da ürünü en uygun kişi, teknoloji, zaman ve yerde üretmek, ortaya çıkartmak gibi açıklanabilir.
Değişen koşullara hızlı ve kolay cevap verme kabiliyeti de diyebiliriz.
Aslında çeviklik iş hayatı gibi özel hayatta da uygulanabilir bir yöntemdir. Bu da başka bir yazımızın konusu olsun mu?
Neden çeviklikten başladığıma gelirsem. Büyüme zihniyeti kavramı ile yakın bulduğum bu iki kavramın ortak yanları olduğunu (gelişime açık olmak gibi) fakat farklı kavramlar olduğunu gördüm. Bu yazımda büyüme zihniyetinden bahsetmek istiyorum size biraz.
Hem iş hem de özel yaşantımızda sürekli bir değişime maruz kalıyoruz. Peki bunu red mi ediyoruz yoksa uyum göstermeye çaba sarf ediyor muyuz?
Değişimi potansiyelimizi açığa çıkarma ve kendimizi geliştirme, iyileştirme ve dönüştürme fırsatı olarak görebilmek önemlidir.
Zihniyet kavramlarını tanımlayan Stanford Üniversitesi profesörü Carol Dweck, “fixed mindset” (sabit zihin) ve “growth mindset (değişen-büyüyen zihin)” olarak iki kavramı öne sürmüş ve “Mindset: The New Psychology Of Success” kitabıyla da detaylıca açıklamıştır.
Teoriye göre;
Growth Mindset, yetenek ve becerilerin öğrenme ve çalışmayla gelişebileceğini anlatır. Fixed Mindset ise yetkinliklerin ve yeteneklerin değişemez ve gelişemez yani sabit olduğunu ifade eder. Carol Dweck bu kavramlar üzerinde otuz yılı aşkın süre gözlem ve deneyler yapmıştır.
İki farklı zihin yapısındaki tutumlardan bahsedelim.
Büyüme zihniyetine sahip birey başarısızlıkları öğrenmek için fırsat olarak görür. Yeni şeyler denemeye açıktır. Bu kişiler zorluklar karşısında yılmayan, çaba göstererek gelişebileceklerini düşünen insanlardır. Hata yapmaktan çekinmez, pes etmezler.
Sabit zihne sahip insanlarda hata yapma korkusu vardır, değişime direnir, bu nedenle de sorumluluk almaktan kaçınırlar. Herhangi bir aksilikle karşılaştığında çaba göstermez, pes eder, vazgeçerler.
Gelişmiş zihniyetin aksine sabit zihin sahibi bireyler geri bildirim ve eleştiri karşısında hoşnut olmazlar. Diğer insanların onayına ihtiyaç duyarlar.
Değişken ve esnek olan büyüme odaklı zihniyet gelişim sağlarken; sabit zihin yapısı zorluklara açık değildir, denemeye kapalıdır, çaba sarf etmez ve bu da kısır döngüye sebebiyet verir. Bu çıkmazdan kurtulmak için sabit zihin yapısından kurtulmak gerekir.
Biz bu iki zihin yapısından hangisine sahibiz? Zihin yapımızı değiştirebilir miyiz? Bunu nasıl başarırız?
Her şey bir soruyla başlar, soru sormak değişim için bu önemli bir adımdır. 😊
Yollar yine kendimizi keşfetmeye çıktı baksanıza.
Güçlü yanlarımızı bilir, gelişime açık zayıf yanlarımızı görebilirsek; esnek ve yenilikçi bakış açısı ile farkındalığa erişebiliriz. Bunun için yardımcı kaynak olarak video paylaşım ve sosyal medya platformlarında bulabileceğiniz mindfulness egzersizlerini yapmanızı tavsiye edebilirim.
Bana kalırsa da yetkinlik ve yeteneklerimiz doğuştan gelmiyor. 😊
Zorluklardan ders çıkartıp, büyüme odaklı zihniyet ile elbette değişebiliriz.
Yeter ki hata yapmaktan korkmayalım. Yeni sorumluluklar alıp; çaba ve azim ile deneyimleyip öğrenerek büyüyelim, gelişelim.
Gerekli olan tek şey sadece biraz cesaret…
Sevgimle…
Seher BAKIM
Merhabalar, yazınız bir tanımı aklıma getirdi ;
“Dünyada 2 tip insan var. Denizciler ve diğerleri…”
Bu yazınız söz konusu tanımı destekler nitelikte, çünkü denizde sabit bir yer yoktur…
Değişim ve gelişimin değişmez adresi denizdir. Herkesi bekleriz.
Cesur olup hareket edelim. Öğrenelim. Ve öğrenerek büyüyelim. Güzel yazı tebrikler canım 👏