İki aydır yazamıyorum. Dengem bozuldu, kafamı toplayamıyorum. Bir taraftan da gülüyorum kendime, çünkü daha önceki aylarda hayatın dinamiklerini çözmekle ilgili bayağı bilgi içeren yazılar yazmışım! Ama demek ki bilmek yetmiyor, her zaman ne yaşadığını anlamak o kadar kolay olmuyor, duygular ağır bastığında insan farkına bile varmadan, ister istemez perspektifi kaybediveriyor.
Ben de birden fark ettim ki içimde beni mutsuz eden çatışmalar oluyor, kendimi yalnız, örselenmiş, görünmez olmuş hissediyorum. Nedenleri aslında basit, alma verme dengeniz bozulduğunda, kendinizi her şeyden sorumlu hissedip, kendi ihtiyaçlarınızı göremez olup, kendine gereken ilgiyi gösteremez hale gelmek.
Peki sorumlu kim? Neyse ki sorumluyu bulmak zor değil. Uzaklarda aramaya gerek yok, hatta çok yakınınızda. Tek sorumlu sizsiniz.
Tüm bu hissettiğiniz, mutsuzluk, sıkışmışlık, örselenmişlik duygularının tek nedeni sizin davranışlarınız, sınırlarınızı ihlal etmelerine müsaade etmeniz. Bunun neticesinde “Zurnanın zırt dediği” noktaya gelene kadar bir şey fark edemezseniz, negatif duygular kalbinizi zihninizi doldurduğunda acı ile bu gerçeği fark edersiniz. Neyse ki duygularınız size sizi anlatır, bir terslik var, bir şeyleri değiştirmen gerekir diyerek alarm verir. Gereğini yapmak yine sizin sorumluluğunuzdur.
İnsanlardan sizin durumunuzu anlayıp, size göre, sizi düşünerek karar almalarını, aldıkları kararlar neticesinde “siz acaba nasıl hissedersiniz?” diye düşünmelerini beklemeyin. Size düşen kendi ihtiyaçlarınızı ve sınırlarınızı dile getirmek ve anlaşabiliyor musunuz gözlemlemektir.
Tabii ki, karar alırken hislerinizi dikkate alabilen kişiler de olacaktır, varsa böyle birileri etrafınızda onları sakın bırakmayın, çünkü bilinç seviyesi, duyarlılığı, empati yeteneği yüksek, özel kişilerdir.
Yaşamınıza, duygularınıza ve değerlerinize önem veren, sizinle ilişkisinde hassasiyetlerinizi göz önünde bulunduran insanları yaşamınıza dahil etmenizi temenni ederim, bunlar aile bireyleri bile olsa…
Ne de olsa bir iddia var, zaman içerisinde kişi her yönden etrafındaki beş kişinin ortalaması haline geliyormuş. Neye dönüşeceğiniz konusunda ipler sizin elinizde…
Gelecek yazımda buluşmak üzere şimdilik hoşçakalın.
Yorum yap