Varoluş Dergisi

ZİNCİRİN GÜCÜ EN ZAYIF HALKASI KADARDIR

Her birimizin farklı güç tanımları olduğu gibi, bu tanımlar içinde bulunduğumuz topluluk, coğrafya, kültür ve zamana göre de değişen yüzler edinebiliyor. Kadim bilgilerden ve doğadan bu kadar koptuğumuz, içimizdeki bilgelik ve özle buluşmakta pek çok külfet yaşadığımız, erginlenmemize dair pek az kaynakla temas haline, çok korunaklı ve konforlu yaşadığımız -bir nevi güçsüzleşmiş olduğumuz- için bulunduğumuz dönemde güç illüzyonlarımız epey artmış ve güç tanımlarımız da epey sapmış durumda. Çoğu zaman güç, güç kaybedip tamamen zıddı bir yöne ya da başka şeylere kılıf olup birtakım semptomları işaret eder bir duruma ya da kafa karıştırıcı bir hale gelebiliyor. Hal böyleyken güç deyince hatırlamanın iyi geleceği şeylerden biraz bahsetmek istiyorum.

Bunlardan biri; güç gibi görünenin güçsüzlükle, güçsüzlük gibi görünenin gerçek güçle iç içe olabileceği. Bir diğeri; varolan bir esmaya (isme) ters fıtrat (yaradılış) giydirilebileceği ki o esma zıttıyla yoğrulup ortaya çıkabilsin. Bu, şuna benziyor; ‘bana güç ver’ dediğimizde bu talep yanıtlanır ve bizi güçlendirecek şeylerle karşılaşır ve bu süreçte kendimizi daha da güçsüz hissedebiliriz ya da ‘sabır ver’ dediğimizde sabrımızı sınayacak olanlar vesile edilebilir ve sabır ehli olmak için bunlar o enerjinin gücünü karşılayabilmeniz için kat etmemiz gereken yolu işaret ediyor olabilir ama biz bunları sürecin içindeyken bu şekilde almayız, çünkü çoğu zaman gücümüz ve güçteki sürekliliğimiz buna yetmez. Şamanik geleneklerde erk (güç) yolculukları bir ömür süren çok meşakkatli ve aşamalı süreçlerdir, tüm manevi, mistik, batıni geleneklerde, aydınlanma yolculuklarında, bütünlenme ve şifa yolunda da bu böyledir. Jung’un yaralı şifacı tanımını biliyorsunuzdur. Mevlana’nın ‘ışık yaradan sızar’ sözünü duymuşsunuzdur. Kömürün elmasa dönüşmesi için de yıldızları görmek için de bazı şeyler gereklidir ve biz bunları zorluk, karanlık olarak tanımlarız oysa ki bunlar güç yolunda olmazsa olmazlardır. Derviş ve Sufi’nin yolundaysa bunlar sevildiğinin, gözetildiğinin işareti nimetlerdir çoğu kez.

Güç kazanma yolunda olmayan, kendi gücü ve güçsüzlüğünü kucaklamayan hiçbir şey güç veremez ve alamaz. Aşamalı giden bu yolculukta bir basamağı atlar ya da tüm yönleriyle sindirmezsek sonraki basamağı çıkamadığımız gibi, yolumuz hem uzar hem dikleşir, bu da zamanla total gücümüzü azaltır. O nedenle var olunan düzeyin öncelik ve ihtiyaçlarını görmek ve karşılamak herkese göre hem farklılık hem önem arz eder. Bir seviyede gerekli olan bir güç tanımı bir üst seviyede hem gereksiz hem de zehirleyici olabilir. Çoğu zaman da güçsüzlükten değil, kendi gücümüzden ve bu gücün getirip götürebileceklerinden, kendi potansiyelimiz ve ışığımızdan korkarız. Çünkü güç aynı zamanda bedel de içerir ve bu, nefsin pek de hoşuna gitmez. Bu genelde gücün sorumluluğunu alamamak, gücün altında ezilmek, gücün hakkını verememek olarak sonuçlanır ve birçok sapmaya yol açabildiği gibi bir önceki basamağa daha iyi çalışılmasını da işaret eder. Bir güce ölmedikçe diğerine doğamayız. Her ikisini taşımak içinse çok büyük özgürlük gerekir ki bu da gerçek güç tanımlarından biridir. Çoğu zaman da güç ve sevgi arasında sıkışırız, sanki birini seçersek diğerini kaybedecek gibi oluruz böyle olduğunda emin olun ya güç ya sevgi tanımımız yanlış kodlanıp yerleşmiştir, çünkü hakikatte güç ve sevgi daima dengede ve birlikte var olur. Lakin sevgiden gelmeyen güç egoya, güçten doğmayan sevgi yanılsamaya tabidir. Bilgi ise, bilgeliğe yol almadıkça güç değildir bunu diğer her şeye adapte edebiliriz… Paraya, ilişkilere, değerlere, başarıya, işimize, beden, zihin, duygu ve varoluşumuza… Yani bir şeyin gerçek gücü; onun menzile yakınlığınca ölçülür ve gücün nerden, neyle beslendiği, nereye bağlandığı önemlidir.

Peki nerelerde güç kazanır ve nasıl güç kaybederiz? Zincirin gücü, en zayıf halkası kadardır ya işe önce oralardan başlamak gerekir. Çünkü enerjiden de bildiğiniz üzere bir çakrada sorun varsa önce komşu çakralar sonra da tüm sistem eşzamanlı etkilenir. Güç deyince aklımıza sadece göbek çakramız gelmesin; güç her enerji merkezinde farklı bir titreşimle var olur, her enerji merkezine güç kazandırıp kaybettiren, enerji sızıntısı ve yama yapan şeyler vardır. Hepsinin ne derece güçlü ve dengeli olduğu ise enerjinin total gücünü belirler. Çakraların ele alındığı yazılar üzerinde bu konuyu baz alarak tefekkür ederseniz enerji merkezlerinizde nerede güç kaybınız, nerede kazancınız olduğunu hangi konulara eğilebileceğinizi kolaylıkla görürsünüz. İnisiyasyon yapılırken ise güç, hara çakrasında toplanır bu nedenle bu çakranın güçlü hizzalı olması gerekir kaderin cilvesine bakın ki şifacılık yolunda olan biri için burası aynı zamanda yumuşak karındır. Kullandığımız güç sembolü hem 2.seviyede hem 17. Seviyede kullanılır sembol aynı sembol ve aynı şey için kullanılsa da açılımı ve gücü artık sizin tekamülünüze göre başkadır çünkü güç sizinle tekamül eder size göre açılır. Bu nedenle güç; herkes için zamanla ve perspektifle başka başkadır. Önemli olan; gücümüze her neredeysek oradan sahip çıkmak, doğru dürüst değerlendirmek belki bir güç/güçsüzlük yol haritası yapmak, bunun için de 4 boyutta önce güç sızıntılarımız ve enerjimizi düşüren şeylerle çalışmak ve bize güç verenlerle hemhal ve herdem olmak. En büyük güç; “kendini bilmek”, en güçlü soru “ben kimim?” sorusu. Cevabı ise bir andan ibaret ömürlük yaşantılar içinde hepimizin içinde.

Ahu BİRLİK

 

Ahu Birlik

1981 baharında Ankara'da doğdum. Çocukluğum ve gençliğim seyahat ve enstantanelerle geçti. İstanbul Bilgi Üniversitesi Film&Tv lisans ve Kültürel İncelemeler yüksek lisans programlarını tamamladıktan sonra hizmet, üretim, reklamcılık gibi sektörlerde farklı görevlerde yer aldım. 2012 yılında içsel yolculuğu beni Reiki Bilinçaltı Terapiler ve Can Hocam İsmail Bülbül'e taşıdı. 2014 yılından beri Bodrum'da yaşıyor, Bodrum Şifa Sanatları Atölyesi Kumbahçe'de yolculuğumuza sevgiyle, şükranla devam ediyorum.

Usui Reiki Master Teacher

1 yorum

Sultan Merve Güzel için bir cevap yazın Cevabı iptal et

  • Mükemmel, ilham verici aynı zamanda yol aydınlatan bu yazı için teşekkürler…
    Emeğine sağlık…

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler