Sebile hanım merhaba Varoluş dergisi okurları için bize kendinizi 3-4 kelime ile anlatabilir misiniz?
Kendimi sıfatlar olarak tanımlayabilirim ancak, özümüz sadece var olandır. Tüm sıfatlardan münezzeh : ) Biraz titiz, tutkulu, dürüst ve pek bu özelliğini sevmesem de biraz da hareketli diyebiliriz.
Doğum hikayeniz beni çok etkilemişti hatta yanlış hatırlamıyorsam şöyle anlatmıştınız “Ben çok yağmurlu bir bahar zamanı doğmuşum. Öyle çok yağmur yağıyormuş ki annemi taşıyan araç gideceği köy yollarını 2 katı zamanda almış neredeyse, ondan mıdır bilmem en sevdiğimdir yağmur benim.’’ Peki yağmur sizin için ne ifade ediyor?
Yağmur bence toprak ve suyun aşkı, toprağın kavuşma anında döktüğü gözyaşı, yağmurun bu aşktan belki haberi yok belki var ama her damlası yeryüzüne inen melekler bence.
Göçmen bir ailenin kızısınız. Çok zorluklar yaşadığınızı da biliyorum bu süreçte peki göç etmek sizde neler çağrıştırıyor, biraz anlatır mısınız?
Göç etmek köklerinizin yer değiştirmesi demek, köklerinizle yer değiştiremiyorsanız, bir tohum olarak hayata ve yeşermeye yeniden başlamak zorundasınız. Belki o yüzden biraz güç bir durum bence, zor bir durum.
Mutlu bir çocukmuşsunuz. Biraz mutluluğun tanımı yapabilir misiniz?
Mutlu bir çocukmuşuz hepimiz, bunu şimdi anlamıyor muyuz hepimiz aslında? Omuzlarımıza binen yetişkin sorumluluklarından sonra ?
Omuzlarımıza binen yük bizi belki de yetişkin yapıyor peki bu yetişkinlik yolcuğunda sizce kök salmak mı göç etmek mi?
Çok zor bir soru. Galiba göç etmek. Değişim ve biraz hareket için hayata yeniden başlamayı bile göze aldım hemen bakın.
Değişim ve dönüşümden korkmadığınız karakterinizle ilgili ipucu verirken, cesur bir kadın olduğunuzu bize hissettirirken içsel yolculuğunuzda neler değişti ve dönüştü de siz REİKİ’ye yöneldiniz?
İçsel yolculuğum 30 lu yaşlardan sonra geçirdiğim rahatsızlık sonucu başladı. Şu an hala reiki ile hayatıma devam ediyorum ve iyiyim. Reiki ile hayat belki yüzeysel yine aynı ama içsel olarak daha farkında olarak akıyor, daha kendini tanıyarak, dönüşümleri fark ederek, hayatta yaşarken her şeyin ruhunuza dokunduğunu hissedebiliyorsunuz artık. Daha yavaş adımlar atmanız gerekiyor, çünkü ruhunuza dokunan her şeyin şefkatle dokunmasını istiyorsunuz mesela, geniş bir deryaya daldığınızı ve kontrolün sizde olmadığını belki de fark ediyorsunuz hatta, anlatsak sayfalar yetmez herhalde…
Her insan yüreği penceredir. Sizin kalbinizin penceresi hangi manzarayı görüyor ?
Benim yüreğimin penceresi hayat mücadelesini görüyor, ben işitsel bir insanım belki biraz. Bunu son yıllarda anladım ama, kulağım kuş seslerini veya tatlı dilli insanların seslerine kulak kesiliyorum mesela, kuşları duyuyorsam, güzel bir mırıldanma, müzik, hayat penceremde mücadeleyi ve zorluğu görsem de bugün şanslı günüm diyerek gülümsüyorum.
Son olarak Varoluş Dergisi okurlarına neler söylemek istersiniz?
Bu dergide yazan arkadaşlarımız hepsi çok değerliler ve bu değeri bize hissettirdikleri için tüm varoluş dergisi okuyucularına çok teşekkür ediyorum, umut ediyorum yazılarımız ve okurlarımız bir çığ gibi büyüyecek. Kurucumuz Sayın İsmail Hocam’a, yazarlarımıza ve okurlara buradan tekrar tekrar sevgilerimi gönderiyorum.
Selcan Hanım sizin benimle röportajınız sırasındaki asil tavrınız ve uyumunuz için size de ayrıca çok teşekkür ediyorum.
DEĞİŞİMDEN DÖNÜŞÜMDEN KORKMAYAN İYİ İNSANLARIN PEŞİNDEN GİDEN SEBİLE HANIM SİZE BİZİMLE GERÇEKLEŞTİRİĞİNİZ BU RÖPORTAJ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİZ….
Röportajı Yapan: Yrd.Doç.Dr.Selcan Düşünceli
Yorum yap