top of page

"NOKTALARI BİRLEŞTİRELİM- UYANIK BİLİNÇLİ RÜYA"- 2. BÖLÜM

Güncelleme tarihi: 8 Nis


Merhaba Varoluş Dergisi okurları çok seveceğiniz yazı dizisinin ikinci bölümüne başlıyorum. Bir önceki bölümden hatırlayacağınız gibi, insana bilim adamları ve spiritüalistlerin gözünden bakıp insan doğasını incelemiştik.


Şimdi önemli bulduğum bir konu olan metaforlara değinmeden geçmek istemiyorum. Metaforlar iç dünyamızı daha yoğun duygularla güçlü bir şekilde yansıtan, yazarın istemsizce bilinçli zihni geçip bilinçaltı zihni hedef aldığı yapıdadırlar. Bilinçaltı zihni hedef almamızın sebebi her ne kadar bilinçli zihnin gündelik işleri eksiksiz olarak yapacak olsa da koşunun sonucunu bilinçaltındaki yapılar belirler. Daha açık konuşmam gerekirse bilinçaltındaki bir travma uzun vadeli işlerinizin sona ermesini ya da başarıya ulaşmasını önleyebilir. Onun içindir ki bilinçaltındaki sağlıklı inançlar bilinçli eylemleri destekler ve bize sürekli etki eder. Varoluş Dergisi'nde yazarlar olarak hepimizin hedefi bu bilinçaltındaki tıkanıkları açmaktır. Bundan dolayıdır ki yazılarımızı okurken sadece mantık olarak değil kelimelerin altında yatan derin anlamada ulaşmaya çalışalım. Zihnimizin sesini sessize alalım çünkü o yorum yapmaya bayılır, anlamadığımız yerleri en baştan alarak okuyalım. Ne demişti Jung? İnsan madde ve maneviyattan yani bilinç, bilinçaltı ve özden oluşur. Yani yazılarımızı bu üç boyutta da çalışacak şekilde doğru anlayalım.


Metaforlara basit pozitif örnekler vermek istiyorum. Hayat bir yolculuktur, her adımda yeni bir şeyler keşfederiz deniyorsa bir maceranın içinde bulunulduğu ve anda kalıp sürekli yeni bir şeyler öğrenmeye çalışmak gerektiğine atıfta bulunuyor.


Karanlığa hükmedebilirsin, egonun getirdiklerinden kalbinle uzaklaşabilirsin, zihninde bir ışık yakabilirsin, seni bütün fikri aydınlatacaktır.


Bahçemize ektiğimiz tohumların sağlıklı bir biçimde filizlenmesini istiyorsan bahçeni yabani otlardan arındır. Spiritüel olarak büyümekte kararlı olan kişi, yeni düşüncelerin kendisine psikolojik anlamda denge getirmesini istiyorsa ona artık fayda getirmeyen alışkanlıklardan uzaklaşması gerekir.


Okyanusta bir dalgayız, yüzeysel anlamda varlığımız okyanustan her ne kadar ayrı gibi gözüksek de aslında hepimiz özümüzde evrene bağlıyız.


Şimdi metaforlar konusunu inceledik, bundan sonra bilinçli uyanık rüya konusunu anlamamızı sağlayacak, bilinçaltı ve egonun nasıl beraber çalıştığı örneğini hep beraber inceleyelim. Bir iş görüşmesi var ve sizin geçmişinizde yaptığınız işler ve tecrübeleriniz iş ilanında bu işte tarif edilen özelliklerle paralellik gösteriyor. İşin ücreti ve yan hakları iyi aynı zamanda en önemlisi sizin kişisel ve spiritüel gelişiminizi destekleyecek yönde kariyer yapabileceğiniz bir fırsat görüyorsunuz. Ne yaparsınız?


Olabildiğince pozitif yazarak konuyu netleştirmek istiyorum. Lütfen kendimize çok küçük bir süre tanıyıp neler yapılması gerektiğini 1 dakika gözden geçirelim.


Tabii ki büyük resimde nerede olduğunuzla ilgili vereceğiniz cevaplar farklılık gösterecektir, ancak ben ortalama bir durumu göz önünde bulundurarak bir örnek vermek istiyorum. İlk olarak CV'mi okurum ve işe giriş-çıkış tarihlerimi ezberlemeye çalışırım. Sonrasında, iş tecrübelerimi zihnimde defalarca canlandırıp, bana sorulabilecek farklı sorulara sanki oradaymışım gibi hazırlanarak, hayaller kurar ve olay anını zihnimde simüle ederim. Her şeyin mükemmel olmasını sağlamak için çaba gösteririm.


Şimdi, biraz önceki satırlarda egonun çalışma prensibine göz atalım. CV'yi ezberliyor, ona sorulan geçmiş iş tecrübesiyle ilgili sorulara muntazam cevap verecek şekilde hazırlık yapıyor, konfor alanını terk etmek istemiyor, zihninde olay anı yaratıyor ve plan yapıyor. Her şeyin mükemmel olmasını hedefliyor. Bütün bu hazırlığı, mülakat esnasında rahat hissetmek ve kontrolü elinde tutmak için yapılıyor. Ancak, bu aşırı hazırlık, mülakat sırasında zihnin verilen cevapları gözden geçirme ihtimalini arttırabilir. Bu da doğal akışın bozulmasına yol açabilir ve mülakatçılarla gerçek bir bağlantı kurmak zorlaşabilir. Mülakatçıyı gözlemlemek ve onunla empati kurmak, odaklanılması gereken bir diğer konu. Sonuç olarak, bu durum mülakatçıya sempatik görünmeyebilir; fazla iş odaklı veya takım çalışmasına yatkınlık gibi konularda mülakatçı sizi rakiplerinize oranla daha az pozitif değerlendirebilir. 


Şu ana kadar yazdıklarımız tamamen güçlenmiş, dizginleri elinden bırakmak istemeyen ego ile ilgiliydi. Şimdi ise bilinçaltının nasıl devreye girdiğini inceleyelim. Yazımızda daha önce ne demiştik? Bilinçaltı, ego ile çalışır ve oraya attığımız şeyler sürekli olarak yüzeye çıkmaya çalışır. Şöyle bir kişi düşünelim: geçmişte girdiği mülakatların nasıl geçtiğini göz ardı etmiş, başarısızlıklarını yok saymış, başarısız olma ihtimaline kapalı, kendi negatif yanlarını hiçbir zaman kabul etmemiş ve büyük ihtimalle derin anlamda kendisiyle barışık değil.


Bu kişi mülakatta, biraz önce belirttiğim ego ile hareket eder. Mülakatta, ona sorulan sorulara daha önce hazırladığı cevapları verirken her şey planladığı gibi gider. Ancak, her zaman olabileceği üzere mülakatçı, kendi planladığı soruları sormaya ve aldığı alakasız cevaplarla yüzünü ekşitmeye başladığında, böyle bir durumda kişi aşırı heyecanlanıp, geçmişteki kötü mülakatların enerjisini bilinçaltından çağırmaya başlar.


Şimdi bilinçaltı ve EGO’nun birbirini tamamlayarak çalıştığı başka bir durumu gözden geçirelim. Bir kişi düşünün ki, artık kendisine katlanamıyorum mertebesine gelmiş ve kendini gözlemlemeye alışmış, spiritüel anlamda ego nedir bilen, kendini tüm yanlarıyla kabul etmiş, derin anlamda kendiyle barışık, kendini seven, hayatın getirdiklerine açık ve huzurlu bir insan. Bilinçaltındaki arketipleri araştırmış, yani kendini tanımış bir kişi.


Bu kişi muhtemelen CV’sine bir kere ya da iki kere bakıp, daha önce çalıştığı yerlerde yaşadığı tecrübeleri hatırlayıp, konuyu mülakata kadar rafa kaldıracaktır. Çünkü bu kişi, konuya dair ne bildiğinden çok, iç huzurunu ön planda tutacak ve bilinçaltı ile ilgili daha önce yaptığı çalışmalar sayesinde, süreci doğal akışına bırakacaktır.


Mülakat günü geldiğinde, odaya girmeden önce "Hayırlısı ne ise o olsun" veya "Bu görüşmenin benim en yüksek hayrıma tamamlanmasını istiyorum" gibi olumlamalar yapabilir. Alternatif olarak, "Benim burada çalışmam, burada çalışan herkesin faydasına olacaksa, bu işe alınmak istiyorum" diyerek de niyet belirleyebilir. Tüm bunları, hiçbir şart öne sürmeden, tamamen bilinçaltındaki gönül rahatlığıyla “Olacak olan olur” diyerek de içeri girebilir. 

 

Konuşmanın ilk dakikalarında zaten iç huzurunu mülakatçılara da yansıtarak, "Burası herkes için güvenli bir ortam " olduğu mesajını onların bilinçaltı ile paylaşması muhtemeldir. Mülakatçıların, şimdiye kadar birkaç mülakat yapmış olduklarını içsel olarak sezip, kendini otomatikman iç görüsü ile EGO’sunu aradan çıkararak ana odaklanması muhtemeldir. Ego, bilinçaltından gelen olumlu sinyallerle sadece nasıl çalışması gerekiyorsa o şekilde çalışacaktır. Bu kişi, kendisini ne küçük ne de büyük gösterecek, makul ve uyumlu kişiliğini gözler önüne serebilecektir.


Bilinçaltında, "Ben mülakatçılardan ne öğrenebilirim?" ya da "Onlara ne verebilirim?" soruları çalıştığından, bu kişi mülakatçılarla sinerjik bir konuşma gerçekleştirebilir. 


Evet, Varoluş Dergisi okurları, bu bölümün de sonuna geldik. 3. Bölüm’ de, örneklerle EGO’nun nasıl çalıştığını daha yakından inceleyecek ve Uyanık Bilinçli Rüya konusunu daha da derinleştireceğiz.

 

Aydın YAKUPOĞLU

 

 

 

 

 

 

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating

Mart

1/2

Varoluş Dergisi, 2013 senesinden bu yana internet üzerinden okuyucuları ile buluşmakta.

  • Instagram
  • Facebook

Tüm yayın hakları saklıdır © 2035 Varoluş Dergisi

bottom of page