top of page

KENDİNİ SEVMEK

Güncelleme tarihi: 9 Nis


Zihin pencereleri nereye açılırsa karşılaşılan manzara da içinde yaşanan an olur. Herkesin penceresi farklıdır, tıpatıp aynı olanlar olsa bile gördüğü manzaraya karşı geliştirdiği düşünce bambaşka olur. Neticede tek düze olmak için yaratılmamış olan çok boyutlu varlıklarız. Bu karmaşıklık içinde içsel huzuru sağlamak son derece çaba isteyen bir mevzu iken size çabucak dengeye gelebileceğiniz bir konu üzerine eğilmek istiyorum.


Öncelikle, içsel huzurdan bizi uzaklaştıran duygulara göz atalım ki neden denge şaşıyormuş beraberce bakalım. Bizler düşüncenin yanı sıra düşündüklerimize duygu geliştiren de varlıklarız. Bilişsel olarak çarpık olduğumuzda, yani durumları, kişileri bilinçaltı filtrelerimize göre negatif etiketleyip duygu geliştirdiğimizde maalesef denge durumundan çıkıyoruz. Nedir bu etiketlemeler; dışlanmış, reddedilmiş, terk edilmiş, ötekileştirilmiş, suçlanmış, hedef gösterilmiş, sevilmemiş, hor görülmüş, aşağılanmış gibi hislerdir. Pencereden baktığında gördüğün manzara sana bunları hissettiriyorsa o zaman tekrar dengeye gel çanları çalmaya başlamıştır.


Dengeden çıktığımız o anlar genelde öz değer konusuna bağlanır. Genelde diyorum çünkü özgüven, özsaygı, öz şefkat, yeterlilik gibi konulara da bağlanabilir fakat odaklanmak istediğim yer kendimizi sevmek. Bir insan kendini tamamen sevebilir mi? Kendini sevmediğini fark ettiği her an özüne dönüp sessizliğin içinde kendini gözlemlese ve o anda kendini olduğu gibi kabul edip sevse, bağışlasa kendini, bağışlasa kendini reddedilmiş hissetmesine izin verdiği o kişiyi, bütünleşse içindeki ayrıksı kalan parçasıyla, evet sevebilir.


Bunu yapabilmek için gerekli olan araçları veriyorum size; bilinçli zihin, öz, sessizlik ve gözlem. Bu dört araçla beş yaşında bakkaldan elma çaldığında ve yakalandığındaki haline gidip gözlemlediğinde; çok utandığını, rezil olduğunu, aşağılandığını, kızıldığını, yanlış bir şey yaptığını, sevilmeye layık birisi olmadığını kodladığını görebilir aynı zamanda bunlardan motive olarak hakka saygılı, dürüst, adil, iyi bir insan olmayı öğrenmiş olabilirsin.


Bu örnek üzerinden bakıldığında yaptığı bir yanlıştan dolayı kişi kendini sevmeyebilir, oysaki küçücük bir çocuktu ama kırk yaşına da gelse sevmez kendini. Bu yüzden bilinçli zihni, bilinçsiz tarafa götürmek lazım, kendini sevmezse dürüst, iyi bir insan olabileceği yanılsamasından özgürleştirmek için utandığı, rezil hissettiği duyguları serbest bırakıp kendini tam da bu hali ile sevmesi gereklidir. İlla verdiğim örnekteki gibi çok keskin bir durum yaşanmasına gerek bile yoktur. Yedi yaşındasındır, annen meşguldür yardım ihtiyacın olduğu anda sana yardım edememiştir ama sen kendini bu sebepten değersiz, sevilmemiş hissetmişsindir. Kimi insanda bu tarz örnekler çok fazladır, kimisinde daha az ama her kişinin dönüp mutlaka bakması gereken, baktığında ise özgürleştiği, özgürleştikçe de pencereden görünen manzaranın güzelleştiği bir dönüşümdür. Hiç akılda olmayan ama hayatı tümden etkileyen o kadar çok durum var ki kişi kendisi bile hatırlamaz fakat odağını verdiğinde çözülüm kolayca gerçekleşir.


Hiç düşündünüz mü herkesin kafaya taktığı ya da acı çektiği konu neden birbirinden farklıdır? Farklı kişiler aynı durumları yaşadıklarında geliştirdikleri duygu da tepki de farklıdır. Bu da demek oluyor ki sen değiştiğinde tepkin de duygun da değişir. Peki, sen sahip olduğun bu dört araçla kendini sevmeye, değiştirmeye, dönüştürmeye hazır mısın?

 

Sevgiyle.


Sultan MERVE GÜZEL


Comentários

Avaliado com 0 de 5 estrelas.
Ainda sem avaliações

Adicione uma avaliação

Mart

1/2

Varoluş Dergisi, 2013 senesinden bu yana internet üzerinden okuyucuları ile buluşmakta.

  • Instagram
  • Facebook

Tüm yayın hakları saklıdır © 2035 Varoluş Dergisi

bottom of page