Merhaba Sevgili Varoluş Dergisi Okurları. Geçen sene yine Marsla ilgili daha çok teknik içerikli bir yazı yazmıştım. Neden Mars sorusuna cevap aramış, Mars maceramızın ne zaman başladığını ve günümüzde insanlığın teknolojik açıdan neleri yapabildiğini özetlemiştim. Bu yazımda da Mars’a bir defa daha gitmek istedim:)
Çok ilginç olan bir konu var ki o da, Mars’a gittiğimiz zaman ne yiyip ne içeceğimiz. Oraya gittiğimiz zaman hayatta kalmak istiyorsak mutlaka tarımsal faaliyetlerde bulunmamız gerekiyor. Fakat dünyadan toprak götürmek sorunu çözmüyor bu işi, Mars toprağı ile yapmamız gerekiyor. Mars toprağında belli başlı sebze ve meyvelerin büyüyüp büyümeyeceğini test etmeye çalışan bilim adamları dünyada benzer özellik gösteren çöllerden aldıkları numune topraklarla deneyler yapıyorlar. Ne var ki o çöller dünyada yaşamak için tercih edilen yerler arasında yer almıyor. Ama o çöllerde de, Mars gibi tarım yapılabileceği anlamına geliyor. Sizce de sonuç ilginç olmadı mı?
Peki bir düşünsenize Mars’ın suyunda insan hayatını tehlikeye atacak bakterilerin bulunduğunu ve bu suyun temizlendiği takdirde oradaki yaşamı mümkün kılabileceğini. Bu problemin üzerinde çalışan bilim adamlarının laboratuvarda geliştirdikleri bir tür antibakteri ile bu soruna bir çözüm bulduğunu ve aynı antibakterinin bir damlasının dünyadaki okyanusların hepsindeki kirliliği temizledikten bir süre sonra kendi kendine kaybolduğunu. Belki de oralarda bir yerlerde saklıdır bu bilgi, varoluşun sonsuzluğunda.
Bir şeyin daha elzem olduğunu düşünüyorum. Yıllardır insanlığın birlikte evrildiği kedi, köpek, kuş gibi hayvanların oraya da götürülmesi çok önemli. Saatlerce yeni medeniyeti inşa edecek olan insanların dünyadaki benzerinde kimsenin tercih etmeyeceği zorlu koşullarda çalıştıktan sonra bir şekilde zihin, beden ve kalp üçgeninde merkezlenmesi gerekiyor. Sevgi almak, vermek ve psikolojik dayanıklılık çok önemli, Mars’ın habitatı öz farkındalığı geliştirmek için daha uygun bir yer olabilir:)
Başka bir konu daha var. Mars’ta bakkal ya da turizm tesisi açılabileceğini bununla birlikte Mars parası diye bir şeyin olmayacağı kanaatindeyim, hem öz farkındalığı yüksek bir toplum hem de teknolojinin getirdiği yeniliklerin, öz kaynakların eşit paylaşılabileceğinin kabul edilmesini kolaylaştırabilir.
Yaşamın arkasındaki fikri görmekle beraber içimiz burulmuyor değil ama saygılıyız. İnsanlığın önündeki bir sonraki basamak Mars formunu almış olabilir. Belki de böyle evrileceğiz. Umut her yerde yeşerir.
Sözlerimi şu kelimelerle bitirmek istiyorum, sevgi, sevgi, sevgi, sevgi, sevgi, sevgi, sevgi:)
Aydın YAKUPOĞLU
Yorum yap