Kovaladıkça kaçan ne olabilir sizce? Bence koca bir HAYAT, Peki hayat mı sizden korkuyor da kaçıyor yoksa siz mi kendi hayatınızdan korkup başka bir hayat vardır diyerek diğer bir hayatı kovalıyorsunuz? Bu kaçma ve kovalama meselesi yüzünden midir neden bilmem öyle bir hızlanmış ki hayat, haddinden fazla koşuşturma var diye düşünmeye başladım.
Bu kadar süratle, hazmedilmeden yaşanan hayatların, daha ilk durakta beğenilmeden isyan edilmesi, sert bir U dönüşü yapmaya yada arabayı durdurmadan içinden inmeye benziyor bazen.
Koşuşturmanın tersine, çok yavaş bir grup da var elbette, acaba onlarla mı takılsam, bunlarla mı? Antalya’ya mı gitsem, Bursa’ya mı? Bu grup biraz da mızmız, onun arabası rahat değil, bununki düşük model, en iyisi ben hiç yola çıkmayayım da evimde camdan dışarıyı seyredeyim. Yaşanılamayan yada geç yaşanan hayatlar diyelim. Bana sormayın hangi gruba dâhil olduğumu, şimdilik bu bende kalsın ?
Durdurun hayatı inecek var diyemiyorsunuz çünkü direksiyonda siz varsınız zaten, kendi hayatımızdan vazgeçip diğer bir hayatı yaşayamıyorsunuz çünkü arabanın hangi yola gireceği ya da tabiri caizse nereye savrulacağı belli değil.
Hayat sizden sadece onu kovalamanızı değil, kendinize gelmenizi istiyor halbuki, kaç km hızla gittiğinizin farkında olmanızı, hız yaparken donanımınızın buna elverişli olup olmadığını anlamanızı, kiminle yola çıkacağınızı kendinizin seçtiğini, yol boyunca değişen kararlarınızın arkasında durmanızı, belki de size bağlı olmadan gelişen kazalara katlanabilme katsayınızı ölçüp, yolculuğun nerelerde dayanılmaz olmaya başladığında daha fazla kendinize eziyet etmeden kabullenmenizi. Çünkü uzaya doğru bir yol yok, ancak yolun istikameti boyunca gidebilirsiniz. Ha geri dönmek mi istiyorsunuz, tabi yine seçim sizin. Tekrar başlayın. Bir dahaki sefere uçakla mı gideceksiniz, peki ona da varız der hayat ama yeter ki beni artık bu seçimlerine alet etme er ya da geç bu yolu kat-edeceksin. YA Uçarak YA Kaçarak, Eğlenmene bak…
Yorum yap