Varoluş Dergisi

İNSANLIK VE YARATIM: ÇARPIŞMA VE DENGE

Yaratım insana özgü bir kavramdır. Kahkahalarla gülmekte öyle. Bunlar bizi diğer canlılardan ayıran özelliklerdir. İnsanın diğer canlılardan farklılaşması ile ilgili birçok varsayımda bulunulmuştur. Bunun nedeni bilimin her zaman kanıt aramasıdır. Kanıtın olmadığı durumlar da ise, olayın söylenildiği gibi olmadığı anlamına gelmez, yeterli kanıtın bulunmadığı anlamına gelir.

Diğer canlılardan farklılaşmamızı sağlayan şey ne olabilir? Bilim adamları tam olarak bu soruya cevap veremiyorlar. Efendim bizim biyolojik olarak şöyle bir oluşumumuz var da diğer canlılarda yok gibi kesin bir şey söyleyemiyorlar. Bununla birlikte bilinçli olmanın ya da kendini fark edebilmenin insanı diğer canlılardan ayıran başlıca diğer bir özellik olduğunu biliyoruz. Belki de böyle başladı ilk insanın yolculuğu, fark ederek.

İlk insanlar avcı toplayıcıymış, sonrasında ise tarım devrimi olmuş. İnsanlar yerleşik düzene geçmiş ve sayıları gittikçe artmış. İşte tarım devriminden bu zamana kadar geçen yıllarda yaşamış insanların hayalleri bizim şu an yaşadığımız gerçekliğe dönüşmüş.

İnsanlar milyonlarca kişinin yaşadığı devletler kurabiliyor. Çünkü milyonlarca kişi ben şu devletin vatandaşıyım diyerek ortak bir kabul yapabiliyor. Aslında bir devlet kâğıt üstünde o devletin vatandaşlarının ve diğer devletlerin kabulü ile meydana geliyor. İnsan yaratımı. İnsanların milyonlarca kişilik devletler halinde yaşayabilmesini sağlayan ortak diğer bir yaratım ise paradır. Ortak olarak kabul edilen aslında bir değeri olmayan para sayesinde köyler köylerle, şehirler şehirlerle, devletler devletlerle ticaret yapabiliyor.

Tabii ki dil olmasa bunların hiçbiri olmazdı. Birbirimizle olan diyaloğumuz, gelişmiş problem çözme tekniklerimiz, hepsi ortak kullanılan dil sayesindedir. Yazılan milyonlarca kitap kültürü ve bilimle edinilen bilgiyi bir sonraki kuşağa aktarıyor. Bir ülkenin her yerinde aynı dilin konuşulması vatandaşların bir ülkeye aidiyet benliklerini arttırıyor. Yurt dışına çıktığımızda bizimle aynı dili konuşan birine rastladığımızda nasılda yüzümüz gülüyor.

Kanunlar ise ortak en önemli başka bir yaratım. Devlet kanunları koyuyor, kanunlara uymayanlara yine kanunlarla belirtilmiş yaptırımları uyguluyor. Vatandaşlar devletin bu koruma görevi için vergi veriyor.

Tabii ki insanlık bu hale gelene kadar birçok badireler atlatıp gelmiş. Mesela para bulunduktan sonra para ile her şeyi yapabileceklerini düşünen insanlara bunu içsel olarak doğru bulmayan daha büyük yaratıma sahip başka bir grup toplum kuralları veya kanunlar koyarak müdahale etmiş. Çarpışma bitmiş sonuç dengelenmiş. Başarısızlıklarını halktan sağladığı vergileri arttırarak kapatma yoluna giden krallıklar yıkılarak daha uzlaşmacı yönetim becerileri sergileyen krallıklar kurulmuş. Bir dönem kabul gören köle anlayışı başka bir dönem yine insanlığın yaratımı olan “insan haklarıyla” bağdaşmadığından yasaklanmış. Herkesin yasalar karşısında eşit olduğu sistemler bu tür çarpışmaları dengelemiş.

İnsanlığın nereye gittiği ile ilgili tekil bir örnekte İsmail Bülbül hocamızın Uyan kitabından vermek istiyorum. Hocamız 46. Sayfada diyor ki, “Sen bu yaşına gelinceye dek ne kadar tekamül ettinse ettin, öldün bedenin gitti, ego yine burada. Egonun içindeki isteklerin, arzuların tekâmül edebildiği kadarıyla burada, daha arzu ve istekler bitmemiş.”

Söylemeye çalıştığım şey dünya tarihi incelendiğinde insanlığın kolektif bilinci hep bir adım ileriye gidiyor. Bunu egonun tekamülüne benzetiyorum. Şiddet nedenlerinden dolayı ölümler azalıyor. Toplum olarak birbirimize daha saygılı bakmayı bir şekilde öğreniyoruz. Tüm dünyadaki insanların bir bütünün parçası olduğunu git gide daha çok insan idrak ediyor. Toplumca bir sonraki çağa aktardığımız kültürel yapı, yenilikler, kazanımlar, teknolojik gelişmeler kısacası yaratımımız uygarlığımızı nereye götürecek acaba?

Aydın Yakupoğlu

Ağustos 1979, İstanbul’da doğdu. 2002 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümünden mezun oldu. 2005 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği yüksek lisans bölümünü bitirdi ve özel sektörde çalışmaya başladı. 2013 yılında bir kız çocuğu babası oldu. 2018 yılında Reiki öğretmeni İsmail Bülbül ile tanıştı ve pozitif yönde bir değişim geçirdi. Şu an Reiki 3a (Master) aşamasında ve insanlığa yardımcı olma bilincindedir.

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler