Varoluş Dergisi

İÇERİYE DÖNÜŞ

Hepimiz doğduğumuz günden itibaren doğamız gereği dışarı da olup biteni algılamaya çalışırız. Ve bu serüven bazılarımız için ömrümüz boyunca devam eder.

Tabii ki bu başta olması gereken bir hal’dir… Zaman geçtikçe, algılarımız geliştikçe, öğrendiklerimiz çoğaldıkça bu durum farkında olmadan devam ettirdiğimiz rutinimiz haline dönüşür. Dışarıda olan, içeride olandan daha somut bir kavram halindedir çünkü…

Ve günün sonunda unuturuz içeriye bakmayı… Unuturuz kendimizi… Önceliklerimiz hep ailemiz, arkadaşlarımız, işimiz, eşimiz, dostumuz olur. Başkalarını mutlu etmek için yaşarız hayatımızı. Bunun yaşama ve var olma nedenimiz olduğunu düşünürüz. Bilmeyiz kendimizi ön planda tutmayı, önce “BEN” demeyi… Günün sonunda o kadar uzaklaşırız ki merkezimizden kimliğimizi, benliğimizi tanımaz hale geliriz. Ne sever, ne sevmeyiz o kadar yabancıdır ki bize kendi bedenimiz… Tanımayız, bilmeyiz çünkü.

Yaşam bize öyle bir an verir ki, deneyim ile fark ederiz, aslında “BEN” dir tek gerçek… Ben demek “ÖZ” ise eğer içeriye bakmak gerek…

“Ben ne istiyorum?”

“Ben ne istemiyorum?”

Cevap vermekte zorlandığın iki sorudur çoğu zaman.. Bu sorulara odaklanmaya başladığın da içeriye dönüş başlar ufaktan…

Öz’e dönmek, İçe dönmek ilk başta zorlu bir yolculuk olsa da, bedeni ve zihni takip ettikçe, istek ve arzularını anladıkça farkında olmadan ilerlediğin uzun bir yol olur senin için. Bu yolda yaşadığın her deneyim ve tecrübeye karşı tavrın ve tarzın cevaplarındır senin. Zamanla deneyimlerin arttıkça farkındalık ile adımlarını attığında “İçeriye Dönüş” derinleşir. Her deneyim seni bir adım daha ileriye yöneltir… Uçsuz bucaksız bu yolda olana karşı tavrını gözlemlemek, tanımadığın birini tanımaya çalışmak gibi heyecan verici bir hale dönüşür…

Artık bilirsin kendini, öğrenirsin yavaş yavaş okumayı yazmayı öğrenir gibi… Ne büyük bir hazine olduğunu keşfettikçe, deneyimlerini kendine hep basamak yaparak güçlenirsin…

Artık önce “BEN” dersin…

Bazen de raydan çıkar her şey…

Biliyorum dediğin bir sürü şey bilmediklerin haline dönüşür… Bocalarsın…

Tekrar eden durumlara karşı hislerine ve iç sesine ne kadar kulak veriyorsun?

Sana hep bildiklerini söyleyen içini ne kadar duyuyorsun?

İç sesimiz biz farkında olmasak bile bize hep olanı olduğu gibi söyler. Fakat bazı durumlarda biz görmek ve duymak istediklerimizi tercih eder, oldurmaya çalışırız… Bazen olmayacağını bile bile…

Kendini kandırmak, iç sesini bastırmak kişinin kendine yaptığı en büyük acımasızlıktır. Bastırdığın ses her ne diyor ise sana, bil ki sonuç değişmeyecektir. Doğrulardan kaçsan da o senin peşinden koşarak gelir ve olanı anlaman, iç sesine kulak vermen için gerçekleri hep önüne serer… Bilirsin ne yapman gerektiğini, artık eskisi gibi değilsindir çünkü… Bütün deneyimlerini basamak yapıp güçlenen, içeride olanın farkında olan ve ne istemediğini bilensin…

Olanın hayrına olduğunu bilensin…

Minnet edersin her deneyime, şükrederek olgunlaşırsın…

Yeniden ve yeniden…

En büyük aşk içinde, kalbinde… Yapman gereken tek şey, kendine karşı şefkatli ve hoşgörülü olmak… İçindeki çocuğu keşfetmek ve sevgiyle kucaklamak… O çocuk sen baktığın ve duyduğun sürece hep orada… Ona kulak ver… Sen onu sevdikçe, o da seni sevmeye devam edecek, hiç bitmeyen bir tutkuyla…

Her yeni gün, yeni bir maceraysa eğer,

Şükredecek çok şeyin varsa eğer,

Her yeni günde, nefes alabiliyorsan,

Değerli olduğunu anlayabiliyorsan,

İç sesini dinleyebiliyorsan,

Kendini affedebiliyorsan,

Olanı olduğu gibi kabul edip, teşekkür edebiliyorsan eğer,

Hala bir umut var demektir…

Namaste

 

 

4 yorumlar

Seda için bir cevap yazın Cevabı iptal et

  • Hello, my name is Veronica. I am from Macedonia, I almost found out about you and started following you. Sorry for my English, because I do not know Turkish but I would like to know because it is a very nice language for me. I have been practicing yoga as a hobby for two years and I started listening to and studying my body. Initially I started yoga only because of the control of breathing, because I study opera singing and the dosage of breathing is very important, but then over time I realized that it is not just the essence of yoga. I totally agree with you on everything you said. Greeting, I wish you a wonderful day. Namaste! 🙏

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler