Varoluş Dergisi

EROS NE YAPSIN?

Okun yaydan çıkması sadece Erosun keyfine mi kalmış? Yoksa oku gerecek yayın gücünün bizden mi gelmesi gerekiyor? Romantik ilişkilerinde bir türlü beklediği, arzuladığı atmosferi, duyguyu yakalayamayanlar ya da yakaladığında ellerinden kayıp gitmesi an meselesi olanlar bu yazımı sizler için yazıyorum.

Yazacak olduğum cümleler her ne kadar tüm ilişkiler için geçerli olsa da ben romantik tarafa odaklanarak yazımı ele almak istedim, en azından aynı döngüde takılı kalanlar için konuyu çok dağıtmadan, bir bakış açısı, çıkış sunsun istedim.

İlişkiler bize kendimizi yansıtan birer araçlardır. Kendimizi tanımamızda bizlere en fazla katkıyı sağlayan ise romantik ilişkilerdir. Bir romantik ilişki aslında neredeyse tüm duyguları bize yaşatabilme yelpazesine sahiptir. Nefret, aşk, tutku, sevgi, sadakat, merhamet, fedakarlık, aldatılma, güven, terkedilme, ayrılık acısı vs liste uzar gider. Bu duyguların herhangi biri ile ilgili kendimizde kodladığımız yaralı bir tarafımız varsa maaalesef iş başına geçecektir ve diyecektir ki bu parçandan özgürleş, bu parça senin ve sen bir bütünsün kabul et. Bilinç düzeyinde her şey çok normal görünse de bilinçaltında öyle bir döngü oluyor ki onun farkına varmadığımızda sürekli aynı şeyleri yaşayıp duruyoruz. Her kişide farklı bir döngü mevcut olabilir çünkü herkes bambaşka hayatlar yaşıyor. Öncelikle kişinin bu farkındalığa erişmesi ve sonrasında ise bu döngünün kök nedenini tesbit etmesi gerekiyor ki aynı döngüde sonsuza kadar debelenmesin.

Bu döngülere bir kaç örnek vermek istiyorum. Eğer biz daha çocuk yaştayken ebeveynlerimiz (0-7 yaş arası) bizi terketmek niyetinde olmasalar dahi, senelerce bir başkasına bıraktıysa bu anneanne, babanne, dede olsa dahi çocuk bunu “terkedilmek” duygusu ile bağdaştırarak çok derin bağlarla bağlayabiliyor. Hatta ebeveynlerden birisi öldüğünde bile bunu “terkedilme” duygusu ile eşleştirebiliyor çocuk. Büyüdüğünde ise bilinçaltından o kadar yoğun duygularla terkedilme enerjisi yayıyor ki gerçekten de kendini terkedecek insanlara çekiliyor. Ya da babası çok baskı yapmış ve dünya’nın güvensiz bir yer olduğunu, kendini karşı cinsten koruması gerektiğini sürekli empoze ettiyse çocuk maalesef bilinçaltı düzeyde “güvensizlik” duygusunu yayarak sebebi, kendisi ya da karşıdaki farketmeksizin, ilerlemeyecek, çok kısa sürecek ilişkilere çekiliyor.

Elbetteki ilişkiyi sürdürebilmek için de otomatik pilotta olup olmadığımıza bakmamız gerekiyor. Benim yoğunlaşmak istediğim taraf bir türlü sağlıklı bir ilişki başlatamayan ve sürdüremeyenler tarafı. Demek istediğim biz kendimizi bir başkası olmadan tanıyamıyoruz maalesef. Ne zaman ki biri karşımıza geçiyor ve canımızı o kadar yakıyor ki işte o noktada durup bir dakika ben bunu neden yaşıyorum demek gerekiyor. Evet biliyorum, insanın canı yanarken bunu yapması çok zor ama çözüm de orada. Karşı tarafla ilgili şiddetle savunduğum fikir ne? Ya da onun neyi en çok irite ediyor? İşte orası aslında biziz. Bilinçaltımız. Kuvvetli sinyalleri yaydığımız saklı bölge. Yani, arkadaşlar biz kendimiz olmadıkça, biz bizi tanımadıkça Eros oku, kendini tanı diye sana seni tanıtacak kişilere çeviriyor. Aslında Erosa diyoruz ki oku bu kişiye gönder o da gönderiyor. Okun yönünü çevirtecek güç ise bizim elimizde. Kendimizi bilinç düzeyinde de bilinçaltı düzeyinde de sevelim, güvende, yeterli hissedelim işte o zaman bütün oluruz işte o zaman Eros biz oluruz.

Sevgiyle

Sultan Merve GÜZEL

Sultan Merve Güzel

1989’da İzmir’de doğdum. Endüstri Mühendisliği’nden mezun oldum ve Uluslararası Ticaret ve Pazarlama bölümünde yüksek lisans yaptım. İş yaşantıma özel sektörde başladım ve devam etmekteyim. Madalyonun diğer tarafında ise var olduğumdan beri sürdürdüğüm yaşantım var.
Eğitim-öğretim hayatımız boyunca her ne kadar hep beş duyu organımızla algılayabildiklerimize odaklanılsa da zamanla, üzerine düşündükçe, maddenin sadece maneviyatın şekil bulmuş hali olduğunu fark ettim. Çocukluğumdan beri varlığını derinlerimde hissettiğim ve dış dünyada etkilerini gördüğüm spiritüel tarafımın peşinden gitmek ise varlığımın amacı oldu. Can hocam, İsmail Bülbül ile tanışmak ise yolumda ışık oldu. Reiki Master (3b) seviyesindeyim ve beni kendime taşıyan, dengede tutan en iyi aracım oldu diyebilirim. Benliğimizde gizlediğimiz, hem kendi potansiyelime ulaşmak hem de insanların dengede, huzurlu olabilmeleri için, potansiyellerini ortaya çıkarmak ve onlara yardım etmek ise yürüdüğüm yolu sonsuza taşıyor.
Sevgiyle…

2 yorumlar

Tuba için bir cevap yazın Cevabı iptal et

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler