Film biter.
Arkada bir yerler patlar bizim cesur kahramanımız karizmatik adımlarla kameraya doğru yaklaşır, izleyicilerin aklını başından alır.
On kişi tek adamın üstüne üste koşar, bizim cesur kahramanımız iki üç hareketle ona zarar vereceğinden emin olduğumuz o dev gibi adamları etkisiz hale getirir. Cesurca kameraya bakar izleyicilerin aklını başından alır.
Yakası yırtık kazağı emektar paltosu ile fabrikatörün odasını basan Yaşar Usta, patronun karşısına dimdik dikilir ve , ‘Bak beyim sana iki çift lafım var, koskoca adamsın, paran, pulun her şeyin var yakışır mı sana ekmekle oynamak? Sen mi büyüksün hayır ben, ben büyüğüm ben Yaşar Usta.’ dediğinde de güçlünün karşısında cesur bir adam olarak çıkar odadan. Ben, ben büyüğüm derken izleyicilerin aklını başından alır.
Cesaret bazen bilekte bazen yürekte yerini alıyor demek. Hep özendiğimiz bilekte de yürekte de olmasını istediğimiz o cesaret bize ne zaman gelir?
Hepimizin özendiği o cesaretli, cesur olma hali bizlere nasıl yüklenilir.
Cesaret ne demek oradan başlayalım dilerseniz. Cesaret, kaçınılmaz olarak duyulan korkuya karşın eyleme geçebilmek diye tanımlanır. Tanımına baktığımızda bile korkuya karşı eylem diyor. Evet mevcutta korku duygusu hep var korku gerçeğini yok saymadan ve bu korkuyu içinde hissederek eyleme geçmek demek oluyor.
Cesaret harekete geçince bizi buluyor.
Yani ‘hareket’ cesaretin ilk adımı; cesaret gelmek için bir adım bekliyor. Korkuyu yok sayarak değil kabul edip varlığını hissede hissede adımı atmaya kararlı olmak.
Karşımıza bazı fırsatlar çıkar. İş fırsatı, tatil, seyahat eğitim fırsatı ve türlü sizi heyecanlandıracak fırsatlar. Verilecek tepkiler çeşit çeşittir ama bu fırsatlara vereceğiniz tepkiler bence iki türüdür:
Cesur olmak ve cesur olmamak. Harekete geçmek ya da geçmemek. İşte bütün mesele bu dediği gibi Sheaksperare’nin.
Karşımıza çıkacak fırsatların zorluk derecesi ne olursa olsun içimizdeki cesaretle zorlukları göğüsleyip onları dönüştürebildiğimizde o eşiği aşar ve gerçek cesurlar arasında yerimizi alırız. Tam da bu satırda Mustafa Kemal Atatürk’ün kurtuluş mücadelesinde tutunduğu tavır, duruş ve kararlılık yaşadığı o kadar zorluk içinde, dünyaya örnek bir cesaret örneği değil midir? Madem kurtuluş mücadelesinden bahsettik o destanlarımızda geçen kahramanlık hikâyelerinden bahsetmemek olmaz.
Nazım Hikmet Ran’ın Kuvayı Milliye Destanı 1. Bap ’ta geçen Kara Yılan Hikâyesi’ne bu yazıyı okuduktan sonra bakmanızı tekrar okumanızı isterim. Antep’te savaştan kaçan bir gencin hikâyesi anlatılır. Gül dalının arkasına saklanan korkak bir genç savaştan mücadeleden kaçarken saklandığı gülfidanının kuytusuna kaçan karayılanın düşman kurşununa kurban gittiğini görünce içine bir cesaret gelir. Kurtuluş Savaşı’nda Antep’in kahramanı olur. Orda anlamıştır korkak genç, korktuğu her neyse korkunun hiçbir şeyi kolaylaştırdığı yok. Harekete geçiyor ve cesaretini topladığı an harekete geçtiği an oluyor.
Hayat cesurları sever sloganında aslında örtük olan anlam hayat harekete geçeni sever şeklindedir. Hareket etmek, sağlıktan cesaret vermesine kadar hayatımızda çok büyük bir öneme sahip. Günlük hayatımızda da işimizden hayatımızdan hayatımızın gidişatından memnun değilsek yeniliğe ihtiyaç duyuyorsak, bu böyle mi gidecek şeklinde kendimize sormaya korktuğumuz sorularımız varsa o soruları daha sık sorup içinizdeki cesurla buluşmayı kolaylaştırabiliriz. Bazen bu soruyu sorarken aklımızdan geçirirken bile korkağızdır. Soru sorarken bile korkmak aslında içimizde yatan o cesur seni harekete geçirmektir. Önce durmalı, zihninde yanan o alarmı duymalısın. Bu böyle mi gidecek? Bu hayatımı ele geçiren tatsız duruma dur demem gerekiyor ama nasıl? Sorular cevapları sizin içinizde… Bu soruları önce kendiniz cevaplayacak kadar kendinize karşı cesur olmalısınız. Cesurca soruları sordukça içinizden gelen cesur cevaplar sizi cesaretlendirecektir. Cesaret hareketi getirecek ve eylem planına geçecek tek tek yapılacaklar listesini hazırlayıp onları uygularken göreceksiniz kendinizi. Çünkü var olan sizi tetikleyen sıkıntıyı görme cesareti ile buluştunuz, cesur sorular sordunuz , cevaplarınız samimi dürüst ve cesurdu. Sonra harekete geçtiniz ve kendinizle buluştunuz. Bu cesur sizsiniz. Cesaretliler listesinde kendinizi ilk sıraya koyabilirsiniz. Önce durup kendinizle buluşun. Bu akşam kendinizle bir kahve içmeye ne dersiniz? Yanınıza bir defter kalem alıp yazışmak da keyifli olabilir . Kendinizle buluşmanızda keyifli vakitler diliyoruz.
Zarife TARAKCI
Yorum yap