Buda’nın öğretisinin temelini ızdırabın sonlanması ve aydınlanmaya giden yolda izlenmesi gereken ilkeler oluşturmaktadır. Dört Yüce Gerçek ve Sekiz Aşamalı Asil Yol Budizm’in temel öğretilerindendir. Thich Nhat Hanh’ın kaleme aldığı Buda’nın Öğretisi isimli kitapta önsöz olarak şu cümleler bulunmaktadır:
Günümüzde milyonlarca insan tarafından dinsel bir tapınç haline getirilen Budacılık, özünde İ.Ö. 500 yıllarında Buda Sakyamuni tarafından ortaya konulmuş bir yaşam felsefesi, bir yaşam yoludur. Bir tek amacı vardır öğretinin o da Buda’nın aydınlandıktan sonra öğretisini yaymaya başladığında tekrar tekrar söylediği şu sözlere, şu anlayışa dayanır:
“Ben sadece acıyı ve onu nasıl yok edeceğinizi öğretiyorum.”
Dört Yüce Gerçek kitapta şu şekilde açıklanmaktadır.
1.Dukkha(Acı) – İlk Yüce Gerçek ıstırap çekmektir. Istırap karşılığında kullanılan Çince karakterin kök anlamı ‘acı’dır. Mutluluk tatlıdır; ıstırap acıdır. Hepimiz bir dereceye kadar ıstırap çekeriz. Bedenimizde ve zihnimizde bir keyifsizlik vardır. Bu ıstırabın, bu acının varlığını tanımalı, kabul etmeli ve ona dokunmalıyız. Bunu yapmak için bir öğretmene ve bir sangha’ya, bunu uygulayan arkadaşlara, ihtiyacımız vardır.
2.Samudaya(Kaynak) – İkinci Yüce Gerçek ıstırabın, acının kaynağı, kökleri, doğası, yaradılışı veya ortaya çıkışıdır. Acımızla temas ettikten sonra, bunun nasıl ortaya çıktığını anlamak için derinine bakmamız gerekir. Acı çekmemize neden olan yediğimiz o ruhsal ve bedensel besinleri tanıyıp teşhis etmemiz gerekir.
3.Nirodha(Son) – Üçüncü Yüce Gerçek acı çekmemize neden olan şeyleri yapmaktan kaçınarak acı yaratmayı kesmektir.
4.Magga(Yol) – Dördüncü Yüce Gerçek acı çekmemize neden olan şeyleri yapmaktan sakınmaya götüren yoldur. Bu en çok ihtiyacımız olan yoldur. Buda bunu Sekiz Katlı Yüce Yol diye adlandırıyordu.
Sekiz Katlı Yüce Yol’un basamakları ise şu şekilde açıklanmıştır:
1.Doğru Görüş 2.Doğru Düşünme 3.Doğru Konuşma 4.Doğru Edim
5.Doğru Geçim Aracı 6.Doğru Gayret 7.Doğru Dikkat 8.Doğru Yoğunlaşma
Buda, acı ve ızdırap arasındaki farkı ‘Oklar’ benzetmesiyle anlatmaktadır. Bu benzetme David Cornwell’in Mindfulness eğitiminde verdiği ve ben de anlayış yaratan bir örnek olduğu için sizinle de paylaşmak istiyorum. Buda, acıyı birinci ok olarak tanımlıyor. Hayatın içinde ilk ok yani acı, kaçınılmaz olandır. Kayıplar, hastalıklar, doğal afetler, savaşlar… Bu dünyada var olmuş ve var olacak olan her insanın acı, kayıp ve zorluklarla karşılaşması kaçınılmazdır. Örneğin, bireysel hayatımızda bir kayıp yaşadığımızı düşünelim. Bu ‘birinci ok’tur. Gerçekleşmiştir. Bu kayıp karşısında ‘Ben bunu hak etmedim’, ‘Keşke ….’ , ‘Hayat hep böyle zor olmak zorunda mı’, ‘Bu acı asla geçmeyecek’, ‘Böyle olmalıydı’ , ‘Böyle olmamalıydı’ gibi tüm zihinsel çıkarımlar ise ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci… ok’lardır. Buda ‘birinci ok’ haricindeki tüm diğer okları ızdırap olarak tanımlar. Acının kaçınılmaz olan, ızdırabın ise bir seçim olduğunu söyler.
Bu metaforu sadece zihinsel olarak anlamak ne yazık ki bir çözüm değildir. Önemli olan bu anlayışı yaşamımıza geçirecek, biz de ete kemiğe büründürecek olan çabayı göstermektir. Hayatın işleyişinde başımıza bir olay geldiğinde ve biz ızdırabımıza neden olan düşünceler yığınının içine gömüldükçe, kendimizi gittikçe aşağı doğru ilerleyen bir sarmalın içinde kontrolsüzce savruluyor gibi hissedebiliriz. Bu noktada ‘Hatırlamak’ çok kıymetlidir. Bu bilgiyi hatırlayıp zihnimizin yarattığı okları durdurabilmek için kendimize bir alan açabiliriz. Duygusal dayanıklılığımızı geliştirmek, kendi ızdırabımızı yaratmamızı ve sürdürmemizi engelleyecektir. Meditasyon, mindfulness çalışmaları, zihnin ve duyguların içinde savrulurken bedeni çapa olarak kullanmak, zihni ve düşünce biçimimizi değiştirmek, inançlarımızı dönüştürmek, acıdan kaçmaya çalışmadan o acının içinde var olabilmeyi öğrenmek ve acıya alan açmak yöntemlerden bazılarıdır.
Herkese kendi yarattığı ızdırapları fark edip onlardan özgürleşebildiği bir yaşam dilerim.
Gökçe YILMAZ
Yorum yap