BİLİNCİN YOLCULUĞU

Biz her nereye doğru yolculuk yapıyorsak, oraya maddi alemde var olan maddesel anlamlarımızı maalesef götüremiyoruz. Daha süptil, daha ince olan bilinç diyerek nitelendirdiğimiz bir alanın varlığını bulmaya çalışıyoruz. O alan zaten mevcut fakat gözlerimizi odakladığımız zihinsel aktivitelerimizden çektiğimiz an onu görebileceğiz. 5 duyumuzla değil tabii, O olarak. O yüzden bence bu dünyada daha fazla O olmayı deneyimliyoruz. Bu deneyimi ne kadar kolay yaparsak O olmayı o kadar kolay edineceğiz.

Benim atalarımdan gelen bir kayıt var diyelim. Bir konuya o kadar çok anlam yüklemişler ki, gelip geçici olan, bitmek zorunda olan bir fikir ya da düşünce bu. Sonlu ve sınırlı olan sana hiçbir katkısı olmayan, hatta senin kendini o sonsuz varlığın içinde tanımanı engelleyen, sana secde ettiren bir düşünce, diğer adı put ve sen bu düşünceden korkuyorsun.

Senin gibi, tüm kainatın yaratılma sebebi olan bir insan, sonlu ve sınırlı olan gökyüzünde avare olarak dolaşan kaynağı belki de düşük titreşimli yaratılanların olduğu, nesiller boyu aktarılmış bir düşünceye esir düşmüş. Bu düşünceler başkalarının deneyimlerinden açığa çıkmış olan şartlanmışlıkları olabilir ama sana ait değiller. Düşünceleri insanlığın ya da kendinin faydasına kullanmak yerine kendine güvende olduğun hissini veren bu düşüncelerle örülmüş bir hücrenin içerisindesin. Görmesini bilene bir elin bir parmağı bile dünya dışı bir uzayın görüntüsü olabilir aslında.

Bilinçte önemli olan şey bütünlük, tamlık ve bence bunun diğer adı da birlik. Tam olmak için ufak bir pencereden bakıp, o konunun ne olduğu ile ilgili fikir sahibi olmak, maalesef bilinci değil zihnin illüzyonlarını bize gösterir. Hani bakış açısı derler ya, bakış açıları sadece bizleri rahatlatmak için varlar benim düşünceme göre. Çünkü zihinsel olarak zevk aldığın bir şey, sonrasında acı ürettiğinde, bu acıdan kaçmak için varlar bu rahatlatmalar. Çünkü zihin iki zıtlığı bir arada bulundurmadan çalışamaz, dünyanın da var olma, çalışma şekli bu. Yani acının içinde hiçbir şey yapmadan kalabilmek asıl bilinçli olabilmektir.

İşte bütün olmak nedir, bence acının içinde parçalanmadan, ondan kaçmadan, zevki aramadan parçalanmamış olarak kalabilmek. Zihin her zaman zıttı ile var olduğu için, bu bütünlük zihin ötesi bir şey. İşte bu ancak bilinçli bir insanın işidir ve o acı ya da ondan kaçarken kullanacağınız çaba sizin bütün enerjinizi alır üstelik. Hele hele bununla nasıl baş ederim diyerek düşünmeye başladınız mı, tüm enerjiniz emilir. Enerjisiz, sürünen canlılara döneriz bir anda. Hiç yakışıyor mu bu bize? Halbuki hayat tutkuyla yaşayacak kadar neşeli ve enerji dolu olmalı ve an da yaşanmalı. Yoksa fazla enerjimizi nasıl kullanacağımızı mı bilemiyor muyuz bu durumda? Aynı fazla paranız olduğunda ne yapacağınızı bilemediğiniz gibi olabilir mi? Ya da fazla paramız olmasın diyerek kendimize engeller mi çıkartıyoruz. Hesaplı olmaya çalışarak (çaba) yine enerjimizi (para) zihnimize mi akıtıyoruz? Tutkuyla istemekten korkuyor muyuz gerçekten? Düşünsenize çok bol bir enerji var ne yapardınız? Aracı kullanmak için reşit olmak ve lisans sahibi olmak gerekir, en önemlisi de nereye gideceğini bilmek gerekir. Henüz bu durum oluşmadı mı yoksa? Kendini kontrol eden tüm dünyayı kontrol eder diyelim ve bitirelim. 😊

Kendi düşsel kurgularımıza hükmedebilmek ve sonrasında bunun ötesine geçebilmek dileğiyle…..

Sevgiyle

Yararlanılan Kaynaklar:

Krishnamurti -Bilinenden Kurtulmak