Varoluş Dergisi

BETONUN İÇİNDEN GEÇEN ÇİÇEK: “KARDELEN”

Yeni yıla sükseli bir başlangıç yapmanın içimize ektiği mutluluk tohumları ile bir yıllık döngüye daha merhaba diyoruz.

Hicri ve miladi takvim olarak incelendiğinde yıl başlangıçları farklı zamanlarda da olsa, tüm güzelliklere kapı aralamak her daim bizler için iyicil etkiler yaratacaktır.

Şu asırda yaşanan tüm olayları incelediğimizde, “iyilik daima üstün gelecek’’ cümlesini ilk kim kurduysa, bu kişinin ezelden beri mücadele halinde olan iki zıt enerjiyi, değişik boyutlardaki frekanslar olarak bizlere farklı bir yoldan anlatmaya çalıştığı gerçeği ile yüzleşiyoruz.

Bazen tüm insanlığa, bu olumsuzlukların aleni şekilde gözlerimizde canlandırıldığı şu yüzyılda, sürekli olarak ‘’akışa bırakmak’’ deyimiyle verilen tavsiyeler, mücadele kavramı ile ters düşebilmektedir. Evet. Akışta olmak ve akışa bırakmak bizler için mümkün ve ulaşılabilir olmalı. Buna hemfikiriz.

Birçok durumda olayları akışa bırakamayarak, yakın çevremize yardım etmek isterken birdenbire acele edip, bazen de haddimizi aşıyor olmamız, kabul etmemiz ve katlanmamız gereken olumsuz olaylar ile sonuçlanabilmektedir.

Her ne kadar hayatımızdaki olaylarda sınırları net bir şekilde belirlemek güç de olsa, diğer canlara belirli noktalarda müdahaleci yani yardımcı olmak durumundayız. Bu asli görevimiz kendi tekamül yolumuzu aydınlatan araçların düzenli, dikkatli ve verimli kullanımını gerektirmektedir. Farklı kişilerin gittikleri o bireysel özel yolda, karşılaştıkları engelleri aşmaları için kendilerinin itici gücü olarak bilinen motivasyon, sonuca ulaşmalarında etkili olacaktır.

Örneğin kendi hayatımda, tekamül yolunda karşılaştığım bir araç olan Reiki’yi, aylar süren araştırmalarım sonucunda bana nasip olduğuna inandığım, bu süreci hızlandırıcı bir araç olarak görüyorum. Şimdi sizlere, bu durumu destekleyici birçok örneği anlatmaktan keyif alacağım.

“Tekamül” şeklinde ifade edilen bu sihirli kelimenin içeriği hakkında yapılacak olan tüm araştırmaların, sizlerin yaşamlarında aradığınız cevapları bulmanıza vesile olacağına gönülden inanıyorum. Bir temel oluşturmak için yeni bir başlangıç yapmak en etkili yöntemdir. Tevafuka güvenin.

Aktaracağım betimlemelerdeki hikayelerle edindiğim kazanımlar benim için Eylül 2021’de yoğun araştırma süreciyle başlayarak Mart 2022’ye dek devam etti. Çalışmalarım sonucunda ulaştığım bilgilere yeterince ikna olup nihai kararımı vermiştim. Tesadüf olamayacak kadar beni etkileyen bir dizi olay yaşadım. Bu durum İsmail Bülbül hocam tarafından Reiki 1. aşamaya uyumlandıktan hemen sonra yoğun bir akışla körüklendi.

Hayatta karşılaştığım tüm olaylara farklı düzenlemeler geldi ve bu durum beynimde yeniden inşa sürecini başlatarak düşünce şeklimi revize etmiş oldu. Vakti geldiğinde aldığım Reiki 2 ve 3A uyumlamaları ile döngü hızlandı. Şu anda bu akım, sabit bir düşünce yapısına karşı olan tarafsızlık ile devam ediyor. Bu sürece şans verme ve gözlemleme, net olarak yargılamama veya sadece izleme de denebilir. Nitekim birçok olasılığın açılımına şahit olmak, bu cümlelerin tasvir edilişini de bir hayli zorlaştırmıyor değil. Reiki’nin yanında bilinçaltı kodlama içeren zihinsel arınma ve karma temizliği çalışmaları ile de bütünleşik bir sistemin tamamlayıcı parçalarına erişim sağlamış oldum.

Yaratılış süreci ve kabullenme veya iman etme aşamalarından sonra insanların daha detaylı bir
arayışa girmesi, günümüzde de normal karşılanıyor. Cevap aramak ve merak etmek şeklinde bu
süreç devam ediyor. Her şeyin enerjiden oluştuğu gerçeğine adapte olduktan sonra olayların işleyişi
ile ilgili meydana gelen bir takım çıkarımlar sizi bu şekilde düşünmeye sevk ediyor. Şüphesiz bu da,
gelişim sürecinin fitilini ateşlemiş oluyor.

Farkındalığı artan ruh, beynimize her bir planck zamanında birçok sinyal gönderiyor. Birlikte
çalışarak algımızın yani kapasitemizin kaldırabileceği yükü, bizlere gün be gün servis etmeye
devam ediyorlar. Mesela bir gün boyunca kendinizi, tekerleğin keşfedilmesinden sonra insanlığa
kattığı verimlilikleri düşünürken bulabiliyorsunuz ya da ümitsizliğe düştüğümüzde aslında bu gibi
durumların bir beş yıl sonra geçici olacağını yani olayların değişken olabileceğini anlamamızı
sağlayacak örneklendirmeler çoğalacaktır.

Aslında tüm insanların bir olduğu ve kaynağa bağlı olduğumuzu anlayabiliyoruz. Hepimizin
içerisinde bir başkasının parçasının olduğunu da… Aslında her şeyin olması gerektiği gibi olduğunu
da… Tüm bu görünen somut görüntülerin aslında bir illüzyon yani zahiri olduğunu da… Rezonansa
girmenin sonuçlarına katlanmayı da…

Ego ve iradenin muhteşem ve kusursuz hesaplaşması bu ambiyansa kreatif enerjiyi aktarıyor.

Maddeyi ve eşyaları tanımlama şekliniz değişebiliyor. Olaylara farklı bir göz ile bakma imkanına
kavuşuyorsunuz. Çoğu zaman beden dışına çıkıp kendinizi izlediğiniz de olabiliyor. İkinci bir seni
görmek çok da ilginç gelmiyor. Geçmişinizde insanlarla ilişkilerinizde yaşadığınız bazı olaylarda
haklı olduğunuzu düşündüğünüz durumlar için aslında suçlu tarafın siz olduğunu
anlayabiliyorsunuz. Belki de bazı yaşamların gelişimi için bu yolculuktaki en önemli ve çarpıcı
örnek bu olabilir. Sonuçta nefsinizi hesaba çekiyorsunuz. Belki de onu terbiye etme yollarını
keşfediyorsunuz.

Kendinizde gözlemleyeceğiniz kötü özellikleriniz nefsinize ifşa olduğundan bu size ağır gelebiliyor.
Ego devreden çıkıp benlik sahaya giriyor. Bu sayede kendi gerçekliğinizdeki verilerin tüm giriş ve
çıkışlarını gümrük kapısı misali denetleme şansına sahip olabiliyorsunuz. Burada önem arz eden
konu, beyin devrede mi? Yani bu zamana kadar neredeydi? Bu kısım hayli ilginç doğrusu…

Mesela vücudunuzda, fiziki olarak beğenmediğiniz, hoşlanmadığınız bir bölge hakkındaki
düşünceleriniz, “istediğim gibi değil ama iyi ki var ve onu kullanabiliyorum” şükrü ile yer
değiştirecek. Kendinize olan sevgi ve saygınız, özgüven temelli, yüksek bütçeli süper lüks bir
rezidans projesine eşlik edip başınıza pırlanta bir taç giydirerek size bir çift büyük beyaz tüylü bir
kanat bahşedecek.

Diğer insanlarda olan ve sizde olmayan şeylere karşı bir hasret… Evet. Kıskançlık ve haset
duygularının farkında olup utanmak da tüm sürece dahil olarak size sinemada bir film
izliyormuşsunuz gibi dev bir gümüş perdeden gösterilecek. Bu duygular da sizlerde yaratım veya
yıkım gibi süreçlerde kullanılabilecek, yani seçime göre size getirisi olabilecek durumlardandır.

Sorgulama devam ederken birdenbire başka hayatlara sürekli müdahale etmenin yanlış olduğunu
fark etmeniz mümkün olacaktır. Ne çok insana karşı çıkmışım, ne kadar boş vakit harcamışım, ne
çok yargılamışım, ne çok üzmüşüm kendimi vb. çıkarımları kolayca yapıyorsunuz. Üzerine
saatlerce düşünmeden sadece bırakabilmenin müthiş hafifliği, sizi fazla kilolarınızdan kurtararak
yerçekimine meydan okumanızı sağlayacak. Hala enteresan gelmedi mi? Öz saygı ve benlik
algısının genişleyerek size bir güven kazandırması… Bir ortama girdiğinizde herkesin hislerini
anlayabilmek… Kötü enerjili bir alanda, anında huzur sağlayabilmek… Sizin enerjinizi tüketen
varlıkların farkına varıp uzaklaşabilmek… Yani seçmek… Alfa, beta, teta frekansı yerine “oldu
frekansına geçmek”… Korunuyor olmanın güçlü frekansına güvenebilmek…

Daha önce hiç yapmadığınız kadar fazlaca vaktinizi alabilecek aktivite ve etkinliklere açık hale
geleceksiniz. Tercih yapmanın özgürlüğü, bağlı olduğunuz zincirleri kıra kıra ilerlemenizin önünü
açmış olacak.

Tabii ki kendinize özel bir alan oluşturduğunuzun bildirgesi olan meditasyonu unutmamak gerek.
Bu da çok önemli açılımları destekleyen harika nitelikli bir araç olarak odaklanıp çağırdığınızda,
kullanımınıza hazır hale gelmiş olacak. Bir düşüncenin içinde beklemenin ne demek olduğunu,

farklı hikayelerde baş rol oynadığınızı, anlık yaşanan birden fazla duygunun tercüme edilmesine
şahit olduğunuz bu bölümleri çok seveceksiniz. Gong sesinin başlangıcı ve bitişi arasındaki süre
çok kısa süren bir nefes alış verişi gibi gelecek.

Tüm örnekleri bu transparan dil ile anlatırken, yazıyı okuyan tüm insanlar için bu sürecin farklı
hızda, mümkün olan en uygun zamanlarda ve ilginç olaylar ile cereyan edebileceğinin bilgisini
vermem gerekiyor ki doğru bir paylaşım yapmış olayım.

Daha fazla örnek için dergimizde önceki sayılarda yayımlanan Reiki kategorisindeki makaleleri
okumanızı tavsiye ediyorum. Böylece kolaylıkla kendinize uygun olan dersleri seçerek ikna olma
veya deneme yolunu seçebileceksiniz. İşte tam burada, kader ve kısmet devreye giriyor.

“Reiki, hayatıma ne kadar etki edebilir ki?” ya da “beni ne kadar değiştirebilir” veya “acaba kendi
inancımdan, dinimden çıkar mıyım” vb. şekillerde düşünen birçok insan da mevcut elbette… Hatta
uyumlama aldıktan sonra sihirli bir değnek değmişçesine hayatlarının birdenbire değişeceğini
sananlar da yok değil. Ne var ki böyle bir durum ancak halüsinasyondan ibaret olurdu. Nitekim
gerçek hayata döndüğümüzde, emek harcamadan hiçbir olayda mantıklı bir sonuca ulaşamadığımızı
da aleni bir şekilde görmekteyiz.

Kardelen çiçeği gibi birçok bitkinin zor şartlar altında gelişim gösterdiğine şahit olarak mükemmel
ve kusursuz olan bu yaratım sürecini düşünmek bile, bizlerde birçok nöronu aktive ederek,
çıkarımlarda ilerleme konusunda büyük bir başlangıç oluşturacaktır. Algı, burada da devreye
giriyor.

Büyümeye olan inancını hiçbir koşulda yitirmeyen bu çiçeğin motive edici hayat hikayesi, sizce de
yaratıcı tarafından, hayatı anlamlandırmaya çalışan bizlere gönderilen bir hediye değil midir?

Yeri geldiğinde toprağı ve betonu, zaman zaman duyguları, bazen olayları ve durumları cesaretle
delip geçebilmek ve sürekli gelişmek, ilerlemek… Sabır ve fedakarlık…

Bu yıl hepimize kolaylık, neşe, mutluluk, sağlık, kendimizi keşif ve hayatı anlamlandırma yetisi,
sürpriz hediyeler ve ihtişamla birlikte gelsin.

Hatırlayalım ki, ne varsa alemde hepsi ilk insan Adem’de.

Çakralarımızın açık ve temiz, farkındalığımızın bol ve bereketli, huzurumuzun daim olduğu nice
harika yıllar dilerim.

Tugay PEHLİVAN

Tugay Pehlivan

Beni kısaca tanımlayan kelimeler: Yazar, Çizer, Okur ve Gezer şeklindedir. İstanbul’da 1991 yılında dünyaya geldim. Yüksek Kimya Mühendisiyim. Hali hazırda esans ve aroma üreten bir firmada Parfümör olarak çalışıyorum. Reiki ile 2022 yılında tanışma fırsatım oldu ve böylece hayatıma büyük bir farkındalık geldi. Görsel sanatlara merakım oldukça fazladır. Yeni yerler keşfetmek, anı biriktirmek, yaratılış hakkında araştırma yapmak vb. aktiviteler benim için çok keyif vericidir. Işığı yaymak ve bütüne faydalı olmak hayat amaçlarım arasındadır.

2 yorumlar

Gökçe Yılmaz için bir cevap yazın Cevabı iptal et

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler