Halk dilinde; Dişçi Korkusu.
Kişinin, diş hekimine gelmesi gereken bir durum (ağrı, çürük, ağız kokusu vs) varlığında bile diş hekimine gelmesini engelleyen duygu.
Bazı kişilerde çocuk yaşta edinilen olumsuz bir deneyim sonrasında kazanılan bir duygu iken bazı kişilerde hatta bence çoğu kişide, diş hekimi deneyiminden ziyade başka olaylarla özdeşleştirilerek hayal ürünü olarak ortaya çıkan zanlar topluluğu, senaryodur.
Kişi daha önce dişle alakalı olsun olmasın (tatsız) bir olay deneyimlemiştir, bu deneyimde acı, engellenilmişlik, acizlik gibi hoşa gitmeyen bir duygu yaşamıştır. Aslında da duyguyu sevmediği için yaşamamış, ona direnmiştir.
Normalde duygular geçicidir. Olay anında kişinin algı alanına girer, akar ve gider. Auradan geçer gider. Ama bizler “hoşuma gitmedi” diye onların akışına izin vermek yerine onlara direniriz, auramızda tutarız. Rahat olsak, sadece gözlemlesek akıp gidecek olan duygudan kaçtıkça, onunla bütünleştikçe onu bilinçaltına iteriz, zihnimize yerleştiririz. Zamanla da hafızamızda tekrar tekrar canlandırarak da onları büyütür, sonra da onlardan daha çok korkar, kaçarız.
İlk olaydakine benzer kişiler, sesler, objeler, renkler, kokular vs. hissettiğimizde de bu duyguyu bunlarla eşleştiririz. Sonra aynı duyguyu o ana da getiririz. O an oradaki kişi, nesne kim veya ne ise onu da aynı eski olay gibi olumsuz olarak etiketleriz.
Diş hekimi korkusu olarak isimlendirilen duygunun faturası da çoğu zaman bir isme, bir cisme kesilmiştir. Acıtan bir iğne, gürültülü ses, parlak ışık, sıçrayan su, koltukta sabit oturacak olma durumu, hakimiyetin/ kontrolün başkasında olmasının vereceği engellenmişlik hissi vb. diş hekiminin hafızadaki mimlenmiş duygu ile özdeşleştirilmesine neden olarak diş hekimi korkusu diye adlandırılması ile sonuçlanır.
Örneğin, kişi bir trafik kazası yaşamıştır, korkmuştur. Kazadan onda kalan hatıra, fren sesidir. Kaza anında fren sesi onda anksiyeteye neden olmuştur. Fren sesi ve benzeri sesleri, anksiyete/ panik duygusu ile eşleştirerek hafızaya almıştır. Diş hekimi koltuğuna oturduğunda da zihni, diş hekiminin kullandığı aletin sesini kazadaki acı fren gibi algılamıştır. Zihin bu sesi kazadaki fren ve onun yarattığı duygu ile eşleştirir ve bu sese tepki olarak anksiyete duygusunu başlatır. Bilinçli farkındalık olmadığından bunlar bilinçaltı düzeyde gerçekleştiği için kişi durumun farkında değildir. Sadece huzursuzluk içindedir ve o an “diş hekimlerinden nefret ediyorum, çok korkutucu bir ortam” diye düşünmektedir.
Başka bir örnek daha verelim. Misal; kişinin bedenine kendi isteği dışında veya zorla bir müdahale de bulunulmuştur. Bu olaydan sonra kişi kendi kontrolü dışında bedenine dokunulmasına/işlem yapılmasına karşı bir direnç geliştirmiştir. Diş hekimine geldiğinde de yapılacak işlem kendi kontrolü dışındadır. Bu durum kişinin hafızasındaki güvensizlik duygusunu tetikler, kendi huzursuz olurken diş hekimi de korkutucu bir yaratık olur.
Buradan anlaşılacağı üzere diş hekimlerine duyulan korku onlardan değil, insanın hafızasındaki yaşanmamış, direnilmiş duygulardan kaynaklanmaktadır.
Rahat olun…
Tedaviye gidemeyecek kadar yoğun duygular içinizdeyseniz size basit bir yöntem tavsiye edeceğim.
Gözünüzü kapatın, kendinizi bir diş hekiminin koltuğunda rahat bir şekilde tedavinizi yaptırırken hayal edin. Hafızanızdaki korkutucu tabloyu zıttı ile değiştirin. Huzurla bu tabloyu zihninizde canlandırana kadar devam edin. Zihninizde rahatça canlandırabildiğinizde bu durum içselleşmiş demektir, emin olun gerçek tablo da aynısı olacaktır.
Bazen eskiden kalma duygular, inançlar o kadar derin, o kadar yoğun olurlar ki zihninizde pozitifini canlandırmanıza, olumlu tablo yaratmanıza bile izin vermez. Siz olumlu tabloyu hayal edip, istediğiniz hali imgelerken, arka planda olumsuz bir çok duygu ve düşünce belirecektir. İşte bunlar sizin yıllarca bastırdığınız, direndiğiniz korkular, endişelerdir.
Fark edin…
Onları serbest bırakın. Bu amaç için imgelemeyi kullanabilirsiniz. Bu korkuları balon gibi hayal edip bırakabilir, balonu patlatabilir, bir kağıt olarak düşünüp yakabilirsiniz. İçinizden nasıl geliyorsa öyle yapın…
Sonra görün…
Duyguların sizden gittiğini görün ve bunun huzurunu yaşayın.
Pozitif tabloyu tekrar çizin ve hafızanıza onu yerleştirin ve defalarca bu tabloyu zihninizde canlandırın. Sonra tedavinizi yaptırmaya gidin.
İmgeleme size uygun gelmiyorsa, zihninizde soru cevap şeklinde durumun kaynağına inecek sohbetler yapıp, sözel olarak da durumu düzeltebilirsiniz. “Dişim bu kadar ağrırken benim diş hekimine gitmemi engelleyen durum nedir?” sorusunun gerçek cevabını bulabilirsiniz. Gerçekçi şekilde konuşup, eski inanç/duygularla yüzleşmek de imgelemek gibi etkili bir yöntemdir.
Bu yöntemler sadece diş hekimi korkusu için değil, zihninizdeki kalıplaşmış tüm duygu birikimleriniz, eyleme geçmenizi engelleyen tüm engelleriniz için yapabilirsiniz.
Unutmayın..
Gerçekler önce hayalle başlar…
Emine NALÇACI MAVİŞ
Tebrikler kendini sürekli yenileyen bir hekim