‘Kendini Sev’, ‘Öz şefkat’, ‘Öz sevgi’
Bu tanımları hayatlarımızda ne kadar çok duyuyoruz. Peki bu kadar çok duyduğumuz kelimelerin, cümlelerin gerçekte ne anlama geldiğini biliyor muyuz? ‘Kendini Sev’ dediklerinde, kendimizi nasıl seveceğimizi biliyor muyuz? Bu cümleler çok uzunca bir süre benim için ‘havada kalan cümleler’ kategorisinde idi. Gerçekte ne demek istediklerini asla tam anlamıyla kavrayamadığımı hissettim.
Kendi yolculuğum açısından ‘kendini sevme’ kavramının benim ruhumda anlayışa geçmesi Tasavvuftaki ‘kendine edep’ kavramı ile oldu.
Bana göre kendini sevmek demek; insanın bedenine, zihnine, duygularına, ruhuna bütünsel anlamda gösterdiği özen, incelik ve nezaket demek.
Kendi anlayışımdan verdiğim bu tanım bile okuyan birçok kişide farklı anlamlar, anlayışlar ve yansımalar uyandıracaktır. Sadece bu tanım üzerinden gitsek bile, benim bu anlayışa uygun olarak hayatımda gerçekleştirdiğim eylemler ile bir başkasının eylemleri çok farklı olacaktır. Bu bağlamda ‘kendini sev’ cümlesinin ne anlama geldiğinin de kişiden kişiye değişeceğini düşünüyorum. Bir kişinin ‘kendini sevme’ tanımı ve eylemi bir başkasına benzemek zorunda değil ama ‘kendini sevme’ yolunda her insanın ortak noktası, “kendi için” bu kelimenin ne anlama geldiğini arama yolculuğu olabilir.
Bu yolculuğun başlangıç noktası ise sorulardır.
Kendimi sevmek benim için ne demektir?
Sevgi benim için ne demek?
Ben diğer insanları nasıl seviyorum?
Diğer insanların beni nasıl sevmelerini istiyor ve bekliyorum?
Ben kendimi nasıl severim?
Ne yaparsam kendimi seviyor olurum?
Bugün yaptığım neyi yapmazsam kendimi seviyor olurum?
Ne yaparsam kendimi sev-mi-yor olurum?
Bugün yaptığım neyi yapmazsam kendimi sev-mi-yor olurum?
Bu soruları, bunlara benzer başka soruları, cevapların doğurduğu diğer soruları tefekkür etmek ve bu tefekkürler sonucunda bizde oluşan anlayışları yavaş yavaş hayatımıza geçirmek ve uygulamak yani eyleme dökmek, ‘kendini sev’ cümlesini kendi hayatımızda kendi anlayışımız ile yoğurmamızı sağlayacaktır.
Ve hayatın içerisinde düşüp kalkarken, gelişirken, öğrenirken, dönüşürken, yeni sorulardan yeni cevaplara giderken, kendimizi daha çok tanırken ve zamanla; ‘kendimizi sevme’ anlayışımız ve eylemlerimiz de bizimle birlikte gelişip evrimleşecektir.
Kendini sevmeyi başaran insanlara ne mutlu. Teşekkür ederiz bu güzel yazı için. Tebrikler. Iyi ki bizimlesin sen de hoşgeldin aramıza canım 👏🌹
Bu fırsatı bize tanıdığınız için ben çok teşekkür ederim 🙏💜
Kendimi seviyor muyum bilmiyorum.. bunu geliştirmek için ve anlamak için öneriniz var mı?
Merhabalar Arzu Hanım,
Öncelikle yazımı okuyup yorum yaptığınız için çok teşekkür ederim.
Benim yolculuğumda da en zor olan nokta, kendimi nasıl seviyor olacağımı bilmemekti. Kendimizi daha iyi tanımaya çalışmak bunun için bir başlangıç noktası oluyor. Ve ben ‘kendini sevme’ kavramının hayatlarımızda bir kavram olmasından ziyade bir eylem olması gerektiğini düşünüyorum.
Bu bakış açısı üzerinden kendi üzerimden birkaç örnek vererek daha detaylı açıklamak isterim.
Fiziksel beden açısından beden sağlığıma dikkat etmeye çalışmak benim için bir ‘kendimi sevme’ eylemi. Kendim için yürüyüş yapmak, yüzmek, yoga yapmak, bedene zarar veren alışkanlıklardan uzak durmak gibi örnekler verebilirim.
Duygusal olarak bir örnek vermek gerekirse, yapı olarak fazla verici bir insanım ve hayatımda bunu dengelemeye çalışıyorum. O yüzden ‘sınırlarımı korumak’, ‘gerektiğinde hayır diyebilmek, ‘kendi öz’ümü başkaları uğruna ikincil plana atmamaya çabalamak’, ‘tüm bunları yaparken kimsenin kalbini kırmamaya özen göstermek ama kendimi-kendi kalbimi de kırmamak’ benim için bir kendimi sevme eylemi.
Yazıda da belirttiğim gibi herkes için ‘kendini sevme’ kavramının ve bu kavram ile gelişen eylemlerin farklı olacağını düşünüyorum. Kendimi en iyi şekilde yine kendi üzerimden örneklerle ifade edebildiğim için, ben kendi örneklerimi sizinle paylaştım. Umarım size ve sorunuza bir parça ışık tutabilmişimdir.
Sevgilerimle,
Sorulara bayılıyorum çünkü tefekküre sürüklüyor insanı illa ki kalemine sağlık yüreğine öpücük 💙💙💙
CANım hocam ve CANım dostum,
Sen vesile olmasan ben bu güzel ‘varoluş dergisi’ ailesine katılamaz ve yazılarımı diğer insanlara ulaştıramazdım. Sana herkesin huzurunda bir kez daha teşekkür ederim.
Değerli yorumun için de ayrıca çok teşekkür ederim.
Seni kocaman seviyorum