Bu ayki konumu yaz da geliyorken ve hafif hissetmeye çok ihtiyacımız varken Satvik (ruhsal) Beslenme ve Ayurvedik (Kadim Hint Tıp Öğretisi) beslenme üzerine seçtim. Yoga yapanların özellikle ilgi gösterdiği konudur Satvik Yaşam. Yoga’nın beden ve ruhtaki öğretilerini ve etkisini artırmanın yiyecekler ile çok ilgisi olduğu bilinir. Bir yogi gibi derinlemesine girmeyeceğim ama yoga yapan bir aşçı olarak bu yaşam üzerine kısaca bahsedeceğim. Kendimin de hali hazırda 10 günden fazladır sürdürdüğüm bir Satvik Yaşam sürecindeyim.
Eski Hint metinlerinde yiyeceklerin ruh ve beden üzerinde yarattığı etkileri üçe ayırmışlardır. Ayurveda’ya göre Satvik (Ruhsal), Rajasik (Fiili), Tamasik (Maddi) özellikler besinlerin etkisi olarak tanımlanmıştır.
Satvik – saf yiyecekler, hayvansal gıdanın bulunmadığı, taze ve çok pişirilmemiş sebzeler, konservenin olmadığı, bakliyat ve kuruyemişler ve taze sebze-meyveden destek alındığı ve özellikle şiddetsiz üretimin olduğu yani ruha rahatlık ve neşe veren yiyecekler.
Rajasik – sarımsak ve soğangiller, çay, kahve, kakao, fazla tuz ve baharat, aşırı acı, tatlı ve ekşi öğünler… Bu beslenmede insanın hareketliliği, tutkusu ve siniri artar.
Tamasik – et, süt, alkol, esrar, sigara… Bu beslenme şekli ise kendi içsel güçlü yanını görmek istemeyen, sorumluluktan kaçan ve başka bir destek ile hayatına devam eden insanlar tarafından kullanılır.
O nedenle yogadaki manevi öğretiyi almak, daha dengeli ve sakin bir yaşam olması için Satvik Yaşam çok önemlidir. Bu şekilde yaşamak bedenimi yeni bir şeyle tanıştırdığım için kolay gelmese de doğayı destekler şekilde yaşamak beni mutlu ediyor. Bu sorumluluğu almak, şiddetsiz üretimle beslenmek, doğanın saf özünden yararlanmak ve zararsız olduğunu düşünmek ilham verici. Günümüzde suyumuzun azaldığını, besi hayvancılığının özellikle su kaynaklarımızın azalmasında önemli rol oynadığını düşünürsek bu alınması gereken bir sorumlulukmuş gibi de geliyor bana. Fazla tüketimden, azalan hayvan türü çeşitliliğinden neredeyse artık sürdürülebilir bir hayvansal beslenme kavramı bile kalmadı diyebilirim. Bizim onlar ile doğal olarak yaşamaya ihtiyacımız var.
Kendi ruhumuzu evrenle birleştirmek adına güzel bir tarif ile başlayalım mı? Hiç zor değil. Her şey bir adımla başlar. Bedenimizi sevmek, ruhumuza ve zihnimize de destek verir. Tüketimin çok olduğu, bu kadar gelişmenin de insanın doğasına yarardan çok zarar verdiğini düşünürsek denemekte fayda var. Ve insanın ruhunu en iyi besleyen şey sorumluluk almak ve birileri için, kendiniz için, doğa ve hayvanlar için bir şeyler yapmaktır. Bu bütünsel yaklaşımlar hepimize iyi gelecek!
KIRMIZI PANCARLI VE NOHUTLU SALATA
2 adet orta boy pancar
2-3 adet kuşkonmaz
1 su bardağı haşlanmış nohut
Iceberg marul (göbek marul)
Endivyen ve lolorosso yaprakları
Taze fesleğen (isteğe göre)
Limon
Tuz, zeytinyağı, kişniş, kimyon nasıl arzu ederseniz.
Pancarları bıçakla bir iki delik açarak yağlayıp ve hafif tuzlayarak 170 derecelik fırında alüminyum folyoya sarılmış şekilde fırınlayalım. Dilerseniz hiç soymadan dış kabuğunu direk haşlayabilirsiniz de. Önemli olan konserve tüketmiyor olmak. Pişirdiğimiz pancarın kabuğunu soyup küp küp doğrayalım üstüne haşlanmış nohuu ve temizleyip haşladığımız kuşkonmazları ilave edelim yeşilliklerimizi ekleyelim. Limon ve zeytinyağıyla birazcık da tuz ekleyerek lezzetlendirelim.
Dilerseniz haşlanmış nohutları kişniş kimyon hafif zeytinyağı ile harmanlayarak fırında pancarın yanına atabilirsiniz, çıtır nohutlar elde etmiş olursunuz. Salatanın lezzeti çok artacaktır. Yaratıcılığı size bırakıyorum ama bu malzemeler bir araya geldiğinde oldukça lezzetli bir salata ortaya çıkıyor.
Afiyet olsun!
Yorum yap