Haziran ayına geldik sonunda. Yılı yarıladık. Hadi bakalım herkes eteğindeki taşları döksün, kimler ocak ayında yeni yıl yeni sözler deyip kendi kendine sözler verdi kimler ne kadarını tuttu? Evet, arada ‘ufacık’ bir salgın durumu da dahil oldu hikayemize. Ama sonuçta her yolculuk kendimize ise verdiğimiz sözler için de seyahat iznine gerek yok sanırım. Yani demem o ki bahanelere tutunmadan aldığın kararları uygulayabildin mi, verdiğin sözleri tutabildin mi sevgili okur? Tutabilenlere de tutamayanlara da bir alternatiften bahsedeyim diyorum. Gerçi yaygın olarak bilinen bir şey. Bilenler bilmeyenlere anlatsın. Daha fazla bilmek isteyenler daha çok araştırsın; kitabını okusun, videolar varsa izlesin. Evet dört anlaşmadan bahsedeyim diyorum birazcık. Birazcık diyorum çünkü tadımlık değineceğim uzun uzun yazmaya gerek yok. Mevzu hoşunuza giderse birçok kanaldan dindirebilirsiniz merakınızı. Umarım beğenir ve siz de kendinizle yaparsınız bu anlaşmayı.
‘Dört anlaşma, Toltek öğretileridir. Toltek bilgisi, dünyanın dört bir yanında değişik ezoterik geleneklerde öğretilen aynı temel gerçeğin birliğinden yola çıkar. Toltek bir din değildir ama dünyaya gelmiş tüm spiritüel ustalara saygı duyar. Toltek öğretisi ruhu kucaklar ama onu “yaşam sanatı” olarak tanımlamak daha doğru olur. Çünkü mutluluk ve sevgiyi bilmenin yolunu kolay kılan bir öğretidir.’ *
Birinci Anlaşma: Kullandığın Sözcükleri Özenle Seç
Ağzımızdan çıkan her şeyin bir büyü olduğunu (kullandığın sözcüğe göre kara büyü ya da beyaz büyü) bu nedenle sözcüklere dikkat etmemizi kendi kendimize hatırlatacağımız anlaşma bu. Sözlerimizin temiz, kusursuz, eksiksiz ve en önemlisi sevgi dolu olması gerekir.
Aynı zamanda kendine karşı düşmanca davranman ya da yargılaman da bu anlaşmaya ters düşer. Kendine karşı söylediğin aşağılayıcı ve kötü sözler de bir büyüdür çünkü. Sürekli kendine ‘Ben beceriksiz bir aptalım’ deyip durursan, yapabileceğin beceriksizliklerle kendini buna inandırırsın. Çünkü herhangi bir fikri işitip ona inandığımızda bir anlaşma yaparız ve bu anlaşma inanç sistemimizin bir parçası olur.
Bu arada dedikodunun da kara büyü olduğunu savunuyor. Bence fazlasıyla haklı. Dedikoduya ‘maruz’ kalırsanız, “Beni ilgilendirmiyor” deyip savuşturun gitsin, bu bile iyi hissettirecektir. Kara büyü yerine beyaz büyüyü kullanıp sözlerinizi sevginizi paylaşmak için kullanın. Seviyorum, seviyor musun?
İkinci Anlaşma: Hiçbir Şeyi Kişisel Algılama
Sana yapılan iltifat da hakaret de seni bağlamaz diyor bu anlaşma. Sana hakaret ederse de kendisiyle, kendi zihninin kurduğu dünya ile ilgilidir. Seni göklere çıkarsa da karşıdakiyle ilgilidir durum diyor. Çok takılma yoluna devam et diyor. Sadece kendi davranışlarından sorumlusun, başkalarınınkinden değil.
Üçüncü Anlaşma: Varsayımda Bulunma
Benim favorim bu anlaşma. Diyor ki; kafanın içinde kurup durma!
‘Neden öyle dedi acaba?
Benim bilmediğim neyi biliyor da öyle bakıyor bana?
Kıyafetimi mi beğenmedi saçım mı çok komik?’
Diye kara kara düşünme, ha çok merak ediyorsan varsayımda bulunma git sor.
Beni seviyorsa ne istediğimi bilmeli ona göre davranmalı deyip, beklentin karşılanmadığında hayal kırıklığına uğrayacağına ‘Seviyorsan git konuş bence.’ diyor bir şekilde.
Dördüncü Anlaşma: Daima Yapabildiğinin En İyisini Yap
Bu anlaşma diğer üçünü kalıcı hale getirmek için. Sen yapabildiğinin en iyisini yap, hiçbir şeyi yapmak için yapma diyor. Tabii bu mükemmeliyetçi ol milimi milimine her şey düzgün olsun demek değil. Neden mi? Çünkü moralin yüksekken, karnın tok ve uykunu almışken yaptığın iş ile uykusuz, yorgun ya da aç iken yaptığın iş aynı olmaz. Varsın olmasın. Çabada kal ve o anki halinle neyi yapıyorsan en iyisini yap. Bu maddeye bağlı kaldığında hayatta yaptığın şeyler; yapmak zorunda oldukların kategorisinden keyif aldıkların kategorisine geçiş yapıyormuş benden demesi.
‘Ben bu anlaşmaları yaptım kendimle, ayy ama dayanamadım komşunun gıybetini dinledim yaa!’ ya da ‘Sevgilimle kavga ettik acaba beni artık sevmiyor mu? diye varsaydım tüh!’ diye düşünme sevgili okur. Anlaşmaya bağlı kalmaya devam et. Çok uzun süredir zihnin seni anlaşmaya uymayan birçok şeye esir etmiş, birden puf diye uçup gitmeyecekler. Ancak anlaşmaya devam edersen zamanla azalabilecekler. O zaman her şey senin için daha keyifli olacaktır buna inan.
Toltekler’in de dediği gibi ‘Sonsuzluğun ötesi içinizdedir.’
*Dört Anlaşma Toltek Bilgelik Kitabı, Don Miguel Ruiz, Kuraldışı Yayıncılık.
Canım benim, önerini dikkate alıp Don Miguel Ruiz’in bu kitabını ben de alıp okumak istiyorum. Tebrikler canım ?
Canım Hocam çok teşekkür ederim, hep sizin önerileriniz yolumuza ışık oldu, şimdi bir öneri de benden size olabildiyse ne mutlu.
Sevgili İmren, Ne kadar güzel bir kitabı anlatmışsın. Bende bu dört anlaşmayı zaman zaman kendime hatırlatır, hatta yazar görebileceğim çeşitli yerlere asarım. Senin yorumun ile okumak şahaneydi. Kalbine sağlık.
Çok teşekkür ederim sevgili Şengül. Senin nezdinde beğenilmek mutluluk verici. Aramıza hoş geldin. İyi ki geldin.
Ağzınıza sağlık çok pozitif.
Çok teşekkür ederim. Sağolun varolun.
Bayıldım yüreğine sağlık ? resmen tazelendim.
Çok teşekkür ederim Hatice cim.
Bir felafel kadar mideye yaramaz ama yine de ruha iyi gelir bu dört anlaşma. 🙂
Her yazı bu dergi de bir yeri şifalandırıyor ne mutlu varoluşu sorgulayana ?
O kadar keyifli ve neşeli bir anlatım ki!.. Siz hep yazın biz de hep okuyalım. Zevkle takip ediyorum.
Bilge Hanım,
Bu şekilde düşünmenizden onur duydum.
Çok teşekkür ederim.
Hep başucumda durur 4 anlaşma. Nefis anlatmışsınız, kaleminize yüreğinize sağlık.
Ahu Hocam,
Sizden bunları duymak harika! Çok teşekkür ederim. Varolun.
Unutup hatırladığımız veya pusulamızı yitirdiğimiz zamanlar bu 4 anlaşmaya uymayınca oluyor gerçekten. Hatırlatma için çok teşekkürler yüreğine sağlık İmrenciğim ?
Gerçekten de pusulamız olacak kadar hepimizi kapsayan temel öğretiler. Çok teşekkür ederim, canım Esracığım.