Varoluş Dergisi

ZAMANSIZLIK ALANI SEVGİ

Zaman koyduğunda, kendi benliğini koyar insan o anda olacak olanın içine, ya da oluyor olanın üzerine, zaman koymak isteriz.

Kaderi aşmak, zaman boyutunu aşmaktır, zamansızlık boyutunda yüzmektir, peki zamansızlık nedir? Sevgidir.

Hepimiz biliriz ki hep zamana dayalı işler yaparız, sözler veririz, daha sonra görüşelim deriz, 3 yıl sonra evleneceğim deriz, işte emekli olayım tatile çıkacağız deriz, okulu bitireyim para kazanmaya başlayayım bunu yapacağız deriz, hep zaman vardır, yanı başımızda değildir hiç o istediğimiz şeyler.. Yanı başımızda olanlarla da aramıza mesafe koymak isteriz, arzu ve istekler yakınlaşsın diye  belki ama bu şekilde yakınlaşmaz kimse birbirine..

Sözlerimizde hep bir devamlılığın  umudu vardır, devam edecek her türlü şeyin devamlılığını vurgularız da, bitecek olanı bir türlü aklımıza getirmeyiz, getirmek istemeyiz. Çünkü bitecek olanda zamansızlık vardır, ansızın gelir hep bize, ansızın ölüverdi deriz. Aniden ne oldu da böyle ayrıldılar deriz, aniden severiz aşık oluruz, ne olduğunu anlamadan, ben seni ilerleyen zamanlarda seveceğim demeyiz ya da aşık olacağım demeyiz.

Aniden, anda olan her şeyde bir aşk vardır o yüzden, zamansız olanın, zamansız akanın o güzelliği, ölüm bile olsa… Acı çekmedi deriz aniden ölen biri için. Bazen uzatmalar en büyük acılara katlanmak değil midir? Belki de bırakamadığımız için uzattığımız her zaman birimi bizim acımıza acı katan, üzerimize giymeye çalıştığımız giysiler gibi, kuşanmaya çalıştığımız silahlar gibidir. Biraz daha zamanım olsun da ya da zırhımı giyeyim de kalbim daha az acısın, ya da kalbimin acısını daha az hissedeyim, halbuki bilinmez ki, kalbinin acısı çok fazladır ama onun hissettiği az olduğu için sanki kalbi acımıyormuş hissine kapılır, halbuki o acının yankısı gidecek, dolaşacak ve çok daha fazla olarak ona geri gelecektir.

Zaman koyduğunda, kendi benliğini koyar insan o anda olacak olanın içine, ya da oluyor olanın üzerine, zaman koymak isteriz. Çünkü hafızamızda bir olay vardır ve ön yargılarımızla kendimize göre kötü yaşanmış bir olayı iyiye çevirmeye çalışırken, kendi kurgumuzun yani zamanın içine hapsoluruz aslında, şanslıysak bunu görürüz, eğer değilseniz hep doğru yaptığımız fikriyle oyalanıp durur insan, halbuki hayat süslemeleri sevmez. Onu olduğu gibi kabul etmeniz gerekir, üzerine ne atarsanız atın, bir gün silkelenerek o üzerine kapattığınız her şeyi atar bir bir.. Deprem oluyor zannedersiniz ama sadece  olanın ortaya çıkma aşkıdır o.. Size rağmen, her şeye rağmen. İşte sevgi burada akıyor nötr olarak ve anlaşılır bu ancak farkında kalarak.

Zamansız an’larda buluşmak dileğiyle, birleşmek dileğiyle….

Sebile Güneş

Sebile Güneş Nisan 1977 Yılında Bursa’da dünyaya geldi. İlk ve Orta Öğretimini Bursa Nedim Öztan İlkokulu ve Bursa Cumhuriyet lisesinde tamamladıktan sonra , Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümünü kazanarak İzmir ‘e yerleşti . Mezun olduktan sonra evlendi, Defne ve Burak adında iki çocuğu var. 2002 yılından beri özel sektörde mesleğini yapmaktadır. Kendisine, sebilegunes2007@hotmail.com mail adresinden ulaşabilirsiniz.

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler