Varoluş Dergisi

SÖĞÜT AĞACI

Bütünsel bakınca doğada her şey bir.. Bizde doğanın birer parçasıyız. Bizlerde büyüyüp olgunlaşırken yaşadığımız pozitif, negatif veya çetin koşulların bizden birer parça olduğunu kabul edersek büyümeye başlarız.

‘Kendi yaratımlarımızdan sorumluyuz.’ Kendi yaratımlarımız içindeki, düşüncelerin akışkanlığı onları doğru yönlendirdiğimizde hayatımızı çok büyük değişime uğratır.

Güzel düşün, güzel olsun demişler. Ya kendine güven? Kendine inanmak?

Bir yerden başlamak lazım..

Başlangıç adımları küçük küçük olabilir. Usulüne uygun, tatlı, acemi, hevesli..

İstikrar ister, çalışma ister.. Kimi zaman meydan okuma ister.. Ne olursa olsun, kararlılığımızı elden bırakmayalım. Sağlam bir çınar ağacı gibi olmak olsun hayattaki en büyük hedeflerimizden biri..

Ağaç sakinliğinde köklenmeye niyet edelim. Yağmur, güneş, mevsimler hareket ederken, sakinlik içinde büyüyelim.

Büyümeyi gözlemleme, içindeyken anlaşılan bir şey olmayabilir. Kökler sağlamlaşmaya başladığı an gövde büyürken, fırtınalardan etkilenebiliriz. Bu çok normaldir ve büyümenin bir parçasıdır.

Küçük ağaç fidanın, ‘Ben galiba büyüyorum.’ dediği nokta,  göz kırpan fırtına, yağmur ve doğa koşularının çetinliğini kabul edip, ‘Evet biz zaten ayrı değilmişiz ki’ dediği noktada bir olduklarını kabullendiği an gerçekleşir.

Bütünsel bakınca doğada her şey bir.. Bizde doğanın birer parçasıyız. Bizlerde büyüyüp olgunlaşırken yaşadığımız pozitif, negatif veya çetin koşulların bizden birer parça olduğunu kabul edersek büyümeye başlarız.

Her şey ‘bir’ ise, her şey ‘biz’ isek aslında kabul ettiğimiz bu nokta ‘kendimiz’ oluyor. Büyümenin başlangıcı kendimizi olduğu gibi kabul etmekten geçiyor diyebiliriz.

Gelin ufak bir oyun oynayalım..

Oyunun adı, ‘Ben bir……ağacıyım.’ (Noktaları doldurmak serbest. İster bir ağaç adı koyun, ister kendi adınızı, tamamen içinizden geçen ne ise..)

Bu çalışmayı uygularken bir ağaç gibi hissetmek, topraklanmak ve çalışmanın ambiyansını arttırmak için, toprak tonu, yeşil tonu ve kırmızı tonu giysiler giymeyi veya bu tonlarda aksesuar takmayı tercih edebilirsiniz.

Ayna karşısına geçelim. Ayaklarımızın toprağın altına derin köklerle bağlı olduğunu imgeleyip, gözlerimizin içine uzunca bakarak,

‘Ben bir Esra Söğüt ağacıyım.’

Köklenmeye ve kendimi olduğum haliyle kabul etmeye niyet ediyorum. Kendimi olduğum gibi kabul ediyorum.

Kalp açıklığımı korurken aynı zamanda yaşamdan tat alıyorum. Bakış açımı değiştirdim ve hayata güveniyorum.

Kendimi büyümeye açtım ve kendi büyüme sorumluluğumu aldım.

Dallarım büyüdükçe, hem kendime hem de çevreme güzel meyveler veriyorum.

Bir söğüt ağacı kadar narin ve bir o kadar güçlü hissediyorum.

Kırılganlığımı ve duygularımı kabul edip özgürce ifade ediyorum ve yaşıyorum.

Tüm yargılarımı ve fazla yüklerimi köklendiğim toprağa bırakıp dönüşmesine izin veriyorum.

Doğanın parçasıyım, ben doğayım.. Doğa benim içimde..

Ben bir Esra söğüt ağacıyım.

Bu cümleleri sesli bir şekilde tekrar ettikten sonra kendimize teşekkür edip bir ormana, parka, bahçeye ve deniz kenarına gidip doğada vakit geçirebiliriz. Yaptığımız bu çalışmayı doğa içinde toprağa basarak yaparsak daha da etkili olacaktır.

 

Esra Yılmaz Aslan

2009 Yılında Reiki ile 2011'de de İsmail Bülbül hocamla tanıştım. Reiki 3b Öğretmeniyim. Kendimi tanıma evresini yaşarken insanlara faydalı olabilmek amacındayım.

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler