Varoluş Dergisi

REİKİ VE BİLİM: REİKİ ÜZERİNE KLİNİK DENEYLER – 1

Her ne kadar adı Japonca olsa da, Reiki, tam olarak bir Uzakdoğu öğretisi değildir. Reiki bir din veya inanç değildir. Reiki, evrenin her zerresinde var olan evrensel-ilahi bir enerjidir. Yani temelinde insanın köklerine uzanan, uzunca bir süre unutulmuş ve artık yeniden hatırlanan bir tekniktir. Elektrik, ısı, elektromanyetik dalga, ışık gibi ama daha farklı titreşimde ve süptil yapıda olan bir enerjidir.

Bu yazımda Reiki’nin içeriğinden ziyade, bilimsel deneylerine yer vermek istedim. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde yüksek lisans yapmakta olduğum süreçte içimde derin bir merak ortaya çıkmıştı. Acaba Reiki üzerine bilimsel bir çalışma var mıydı? Bu benim açımdan önemliydi çünkü Reiki’yi “inançsal” ve “ruhsal” bir bakış açısından, “bilimsel” ve “teknik” bir temele oturtmak demekti. NCBI’da yaptığım araştırmada bir çok makale bulunca şaşırdığımı ve merakla incelemeye başladığımı hatırlıyorum. Haliyle yazının başında özet olarak diyebilirim ki Reiki dinsel veya inançsal bir olgu değildir, ister müslüman, yahudi ya da hristiyan, ister pagan, ister deist, agnostik ya da ateist olalım, uygulayabileceğimiz bir tekniktir. Bir yol değildir lakin, inançsal olarak hangi yolda yürürsek yürüyelim bizim kişisel keşfimizi destekleyecek bir metottur.

Yazı 2 seri halinde olacak ve ikinci yazı serisinde yine bazı deneylerle Reiki’nin placebo etkisi olup olmadığını sorgulayacağım. Bu yazıda bazı çarpıcı bilimsel sonuçlara yer vermeden önce birazcık Reiki’yi tam bilmeyenler için onu anlatan bir giriş yapmak isterim.

Mikao Usui tarafından 20. Yy başlarında Japonya’da yeniden keşfedilen bu kadim yöntem, aslında binlerce yıldır insanlıkta var olan doğal bir yeteneğin uyandırılmasıdır. Çok dualar okuyan bir büyükannenin şifalı ellerindeki o sıcaklıktır, derin inzivalara girmiş bir dervişin dokunuşudur, saf temiz kalpli, inançlı bir sevdiğimizin dokunuşundaki şefkattir.  Usui Sensei, Reiki’den “mutluluğu davet eden gizli metod, bütün hastalıkları iyileştiren mucizevi ilaç” olarak bahsetmektedir.

Rei, kelime anlamı olarak “mucizevi, ilahi, ruh, evren” gibi anlamlara gelirken, Ki ise “yaşam enerjisi, nefes, bilinçlilik, eter” gibi anlamlara gelmektedir. Kısaca çevrilirken “ilahi enerji”, “gizemli eter”  veya klasik tabirle “evrensel yaşam enerjisi” olarak çevrilmektedir. Reiki temel olarak ellerle aktarılan bir şifa yöntemidir. Öğrenilmesi “uyumlama” yani Anadolu’da söylenen haliyle “el verme” denen yöntemlerdir. El vermeden sonra, kişi pratik yaparak Reiki’de derinleşebilmektedir.

1991’de Amerika Birleşik Devletleri’nde Ulusal Sağlık Enstitüsü’ne (NIH) bağlı Ulusal Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Merkezi (NCCAM) kurulmuştur. Tamamlayıcı ve alternatif terapiler ile ilgili çalışmalar incelendiğinde; bu terapileri daha çok iyi eğitimli, yüksek sosyoekonomik düzeye sahip, kadın ve ve gençlerin tercih ettiği görülmüştür. (1)

NCCAM bu tedavileri 4 kategoride toplamıştır. (2)

  1. Doğal ürünler: Bu grupta bitkiler, vitaminler, di- yet takviyeleri yer alır.
  2. Beden-zihin tıbbı: Meditasyon, yoga, akupunk- tur (aynı zamanda enerji tedavileri, yönlendirile- bilir ve beden temelli tedaviler arasında da yer alır), derin solunum egzersizleri, hipnoterapi, re- laksasyon teknikleri, qi-gong, tai chi.
  3. Manüpülatif ve beden temelli tedaviler: spinal manipülasyon ve masaj.
  4. Diğer TAT Uygulamaları: Hareket terapile- ri (Feldenkraise metodu, Pilates, Alexander Tekniği) ve enerji tedavileri (reiki, elektromagne- tik tedaviler, qi gong, terapötik dokunma).

NCCAM  (National Complementary and Alternative Medicine) tarafından yapılan araştırmada Amerika’da en çok kullanılan tamamlayıcı tıp tekniklerinden biri olduğu tespit edilmiştir. (2) Haliyle bilimsel literatürde de Reiki çok araştırılmış ve üzerine deneyler çokça yapılmıştır.  Bu deneylerin büyük bir çoğunluğu Mikao Usui Temelli Geleneksel Reiki ile yapılan deneylerdir ve aşağıda paylaşacağım tüm çalışmalar da  Geleneksel Reiki ile yapılan deneylerdir. Bunu da önemle vurgulamak isterim.

Peki kaynağı nedir? Gökten zembille mi inmektedir? Bu oldukça kafa yorduğum ve başka bir yazıya bıraktığım bir konu. Ama inancım şudur ki, bu teknik aslında binlerce yıllık insanlık tarihinde insanın doğal bir yeteneği iken, son 4-5 bin yıldır köreldiği ve “uyumlama” denen süreçle yeniden hatırlatıldığı yönündedir.

Kaynağı, nasıl işe yaradığı bilimsel olarak anlaşılamamaktadır. Reiki yapılan bir bilimsel çalışmada ellerde ve kalpteki yüksek yoğunluklu elektromanyetik alan üretilmediği tespit edilmiştir. Yani elektromanyetik bir enerji değildir, keza aynı makale bu şifa enerjisinin çevresel ve dışsal bir rezonansla ilişkili olarak uyarılabilmiş olabileceğini söyler, örneğin Schuman rezonansı gibi bir etkileşim olabilir. (3) Haliyle enerjinin kaynağı şimdilik muammadır.

Reiki ve İnsan Deneyleri

Deneyler çok çeşitlidir. İlginç şekilde tıbbi kullanımları ve araştırmalar tamamlayıcı tıp yanı sıra çok yoğun bir şekilde hemşirelik alanındadır. Deneylerden en çok alıntılananlardan biri Texas Üniversitesi’nde Hemşirelik alanında  2000 yılında Profesör Diana Wardell’in ekibiyle yayınladığı akademik makaledir. (4)

1996 ile 2000 yılları arasında süren çalışmanın amacı Reiki’nin gerçekten de stres düşürücü ve rahatlatıcı etkisinin olup olmadığıdır ve çarpıcı bir şekilde hem fizyolojik hem de biyokimyasal etkileri bulunmuştur. Deney 23 deneğe tekrarlanan ölçümler olmak kaydıyla 30 dakikalık Reiki uygulanmasını içermektedir. Biyolojik belirteçler olarak kas gerginliği, cilt sıcaklığı, galvanik deri tepkimesi, tükürükteki IgA ve kortizol miktarı, kan basıncı gibi etkiler gözlemlenmiştir. Veriler oturum öncesi, oturum sırasında ve oturum sonrasında toplanarak kesinleştirilmiştir.

Öncesi ve sonrası ölçümler karşılaştırıldığında anksiyete önemli ölçüde azalmıştır, tükürükteki IgA seviyesi ciddi oranda yükselmiş (yani bağışıklık artmış), sistolik kan basıncı anlamlı bir şekilde düşmüştür. Derideki sıcaklığın arttığı ve elektromiyografi (EMG) tedavi sırasında düştüğü gözlemlenmiştir.

Bütün bulgulara bakıldığında Reiki uygulanan insanlarda rahatlama konusunda biyokimyasal ve fizyolojik önemli değişiklikler olduğu  anlaşılmıştır. Ayrıca tükürükte IgA seviyesinin yükselmesi, immün sistemini desteklediğinin işareti olduğu için bu konuyla ilgili de araştırma yapma gerekliliği belirtilmiştir.

Reiki’nin Stres ve Kaygı Azaltan Etkisi

Birçok yabancı makale ve çalışma Reiki’nin stres azaltan etkisi üzerine durmuştur. Sadece yurtdışında değil ülkemizde de bu alanda çalışmalar mevcuttur.  Esra Anuş’un İnönü Üniversite’si Hemşirelik Anabilim dalında yaptığı “Ameliyat Öncesi Reiki Uygulanmasının Hastaların Kaygı Düzeyine Etkisi” başlıklı yüksek lisans tezi Reiki’nin kaygı azaltan etkisi üzerine çarpıcı bir tezdir. (5)

2014 yılında yapılan deneyde 105 deney ve 105 kontrol grubu olmak üzere 210 kişi üzerinde uygulanmıştır. 30 dakikalık Reiki uygulanması öncesinde ‘Kaygı Ölçeği’ kullanılarak kaygıları kaydedilmiş ve Reiki uygulanması sonrasında yine ölçek uygulanarak son durum kontrol edilmiştir. Sonuç olarak kontrol grubunda kaygı yükselirken, Reiki yapılan deney grubunda kaygı ciddi anlamda düşmüştür. Tez, Cassidy, Vitale, Richeson, Bricco, Wardell gibi araştırmacıların yaptıkları deneyde de aynı sonucun bulunduğunu dile getirerek sonlanmaktadır. Yani hem yurtdışı hem yurt içi araştırmalarda ameliyat öncesi hastalara Reiki yapılmasının genel olarak stresi ve kaygıyı azalttığı anlaşılmıştır.

Reiki Terapisi’nin Arkasındaki Bilim

Bütün bu makalelere bakıldığında Reiki hakkında ciddi bir araştırma ve klinik deney yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu noktada bilimsel deneylerin açtığı yolda Reiki, Batı’daki çoğu hastanede mistik bir pratikten ziyade tamamlayıcı tıpta önemli bir alan olarak kabul görmektedir.

Her ne kadar enerjinin işleyişi bilimsel olarak tam anlaşılamasa da etkileri net ve gözlemlenebilir olmaktadır.

Aşağıda Marmara Üniversitesi’nden Zeynep Erdoğan ve Sezgi Çınar’ın yaptığı derleme tarzındaki makalelerinde (1) yaptıkları çok değerli bir tabloyu paylaşacağım.  Tek tek deneyleri inceleyerek de bilimsel altyapısı anlaşılabilmektedir.

 

 

Yararlanılan Kaynaklar

  1. Erdoğan, Z., & Çınar, S. (2011). Reiki: Eski bir iyileştirme sanatı-modern hemşirelik uygulaması. Kafkas Tıp Bilimleri Dergisi, (2), 86-91.
  2. National Center for Complementary and Alternative Medicine [homepage on the internet] Available from: http://nccam.nih. gov (Last Access: March 2011)
  1. Baldwin, A. L., Rand, W. L., & Schwartz, G. E. (2013). Practicing Reiki does not appear to routinely produce high-intensity electromagnetic fields from the heart or hands of Reiki practitioners. The Journal of Alternative and Complementary Medicine, 19(6), 518-526.
  2. Wardell, D. W., & Engebretson, J. (2001). Biological correlates of Reiki Touchsm healing. Journal of advanced nursing, 33(4), 439-445.
  3. Anuş, E. (2014). Ameliyat öncesi reiki uygulamasının hastaların kaygı düzeyine etkisi. İnönü Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi. 1 – 59 ss.

Efe Elmas

Efe ELMAS Mayıs 1989 İzmir, Bornova’da doğdu. 2007 yılında Bornova Anadolu Lisesinden, 2011 yılında Celal Bayar Üniversitesi Gıda mühendisliği bölümünden mezun oldu. İzmir Yüksek Teknolojisi Enstitüsünde yüksek lisans yapmakta ve gıda virolojisi üzerine çalışmaktadır.

2002 yılından beridir ezoterizm, spiritüalizm, Şamanizm, okültizm, simya, kristaller, şifa teknikleri, tasavvuf, uzakdoğu öğretileri, sembolizm ile arketipler ve antik dinler, felsefeleri ve mitolojileri, mitolojilerin içsel anlamları ile ilgili araştırma ve pratiklerine devam etmektedir.

2008 yılı ile 2014 yılları arasında alternatif haber ve spiritüalizm dergisi olan, aylık 300 bin okura ulaşan İndigo Dergisi isimli internet dergisinde kadrolu yazar olarak ezoterizm, dinler tarihi, spiritüalizm ve gizli öğretilerle ilgili araştırmalarını paylaşmış ve yazı kurulunda görev almıştır. İndigo Dergisinden sonra Kasım 2014’den beridir 3. Göz Dergisi, Derki ve Yuvaya Yolculuk isimli internet dergilerinde yazılarını yayınlamaya devam etmektedir. 2015 yılının Eylül ayında Şehime Gül Gözen ile Ankhamaya Farkındalık Atölyesini kurmuştur. Ankhamaya Farkındalık Atölyesi kapsamında, Sıla Akdeniz ile birlikte “Masal ve Arketip” atölyesi ve “Şifalı masallar” etkinliğ, Reiki eğitimleri, Şehime Gül Gözen ile “Şamanizm Üzerine Sohbetler” etkinliği, çeşitli seminer ve meditasyonlar gerçekleştirmiştir. 2016 yılının Eylül ayında kendi kurduğu “Kadim Lisan” ile mevcut etkinliklerine devam etmektedir.

2003 yılında tanıştığı ilk Tanrıça arketipinden bu yana, 11 yıllık yolculuğunu "Tanrıça'nın Uyanışı" adlı eğitim serisi olarak paylaşmaktadır.

Ruhsal konularla ilgilenmeye başladığı zamandan beri kadim öğretilere meraklı olan ve araştırmalar yapan Efe Elmas, 2013 yılının Ağustos ayında “Kutsal Maya İnancı”, “Şamanın Kozmik Dünyası” ve “Nagual Sembolizmi” isimli kitapların yazarı olan Maya Şamanı Ayşe Nilgün Arıt’la tanışması sonucu başladığı şamanik pratik ve araştırmalara halen devam etmektedir.

2003 yılında Habibe Elmas’tan Usui Reiki Birinci seviyeye uyumlanmış ve 2007 yılında Usui Reiki Master / Teacher seviyesine ulaşmıştır. 2010 yılının Mayıs ayında görür görmez hocası olacağını hissettiği, Usui Reiki 17. Son ışık Aşama ve Grandmaster/teacher İsmail Bülbül’den Usui Reiki Master /Teacher seviyesini yeniden almıştır. Ve böylelikle Reiki serüvenine daha da derinleşerek devam etmiştir. 2013 yılında Usui Reiki Grandmaster 5/6 seviyesini İsmail Bülbül’den almıştır. Reiki eğitimleri ve seminerlerini sürdürmektedir.

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler