Varoluş Dergisi

ÖZ’E GÜVEN

Çoğumuzun başarı, maddiyat, güç odaklı yaşadığı şu dünyada çocukluğumuzdan itibaren sanki bunlar yaşam amacımızmış gibi öğretilirken, bir de günümüzde bunları nasıl daha da arttırabiliriz bunlar öğretilerek iyice dışa bağımlı yaşar hale geldik.

Öz güven terimi de bu yolda kullanılan en moda kelimelerden birisi oldu son zamanlarda. “Öz güveni arttırma yolları, 10 adımda öz güven geliştirme, öz güvenini arttır lider sensin, öz güven eksikliği sizi mahveder,” gibi söylemleri sıkça duyarak, güvenmenin sadece başarı için gerekli bir anahtar olduğunu düşünür olduk, o anahtarı bulamadıkça telaşa kapıldık, eyvah öz güven eksikliği endişesi ile kapı kapı dolaşır olduk. Oysa güvenmek için bunca çabaya gerek var mı acaba?

Son zamanların öz güven kavramı; özellikle maddiyatınızı, başarınızı, fiziksel özelliklerinizi nasıl daha iyi koşullara getirebilirsiniz, bu koşullara getirirken çabanızı nasıl daha da arttırırsınız onu öğretir. Yani arttırmak istediğiniz şey her neyse, o şeyi başarabilme yeteneğinizi arttıran bir duygu durumu olarak tanımlanır. O olmazsa başarısız, güçsüzsünüzdür. Aslına bakarsanız da ÖZ güven; tanımı da adında açıkça görünen bir durumdur, yani özümüze güven duymak, özümüzle güvende olmaktır. Var olana, her an olana, yaşamın akışına güvenmektir. Yani dışa bağlı gelip geçici bir duygu durumu değil, azalan ya da artan değişken bir şey değil, aksine zaten siz de hep var olan, her an olan bir oluştur. Yani öz güven sizin 36 beden oluşunuzla, iş yerinde müdür statüsünde çalışmanızla, maaşınızın bol sıfırlı olmasıyla ya da kütüphanenizdeki  binlerce kitabı okumanızla ilgilenmez. Dağdaki çoban da, üniversitedeki profesör de, sınavda 1. olan da sonuncu olan da, 50 veya 110 kilo olan kişi de aynı oluşa sahiptir, çünkü herkesin özü birdir.

Bize öğretilen o başarı odaklı öz güvene sahip olduğunu düşünen, yani bir ŞEY’e bağlı olarak bu duyguyu geliştiren kişiler, bu öz güven sahipliliğinde bir istikrar kaydedemezler. Çünkü onlara öğretilen duygu olan öz güven, korku, mutluluk, öfke, panik gibi yani tüm duygular gibi gelip geçici bir duygudur. Uzunluğu kişiden kişiye değişen belirli bir zaman diliminde başarırsın, sen yaparsın, mükemmelsin, güzelsin gibi cümlelerle egonu, yani sahte benliğini besler, bir süre sonra da kaybolur gider. Gerçek öz güven, yani özümüze güven size süslü cümleler kurup kişiliğinizi yüceltmez, size bir şey demez, gerek duymaz, çünkü O zaten güvenin, sevginin ta kendisidir. O emindir. Gerçek öz güven sahtesi gibi bir ŞEYe bağlı olmaksızın her an vardır, sizinledir.

Sahte öz güvenliler, en iyiyi kendilerini bildiklerini düşünürler, öneri kabul etmez, önerileri kişiliklerine saldırı gibi algılar, önerilen mantıklı bile olsa reddederler. Sahip oldukları para, güç, güzellik, mevki ya da bilgi her neyse, onlarda bazen kendisinin bile farkında olmadığı bir kibir oluşturmuştur, buna bağlı olarak diğerlerini bir aşağılama içindedirler. Ne yapıp ne yapamayacağını pek bilmez, her şeyi ben yaparım, ben her şeyi hallederim derler, yapamadığı durumlarda meşhur öz güven azalır, ama gururdan yine belli etmezler. Ya da her şeyi yapacağım diye gereksiz yük üstlenerek kendilerine yüklenirler. Hedef peşinde hırsla koşarlar, tam olmak, mükemmel olmak için çabalar dururlar. ÖZ’üne güvenen insanlar ise; en önemlisi gerçek kendini, özünü tanırlar, olan her şeyin hayra olduğunu bilirler, her oluşta, hastalık, yaşlılık, gençlik, zenginlik, parasızlık, başarısızlık ayırt etmeden her an’a güvenir, her oluşun hayra gittiğini bilerek her an güven ve huzur içinde yaşarlar, çünkü onlarda şüphe, korku, endişe yerini tam bir teslimiyete bırakmıştır. Bir hedefleri varsa, hırsla koşarak hedeften uzaklaşmaz, sabırla bekleyerek hedefe yaklaşırlar.

Siz de ne olursa olsun ÖZ’ünüze güvenin, O nu dışarıda değil içinizde arayın, hatta boş verin çabalamayı, aramayın, o zaten orada, hep sizinle, sadece dikkatle içinize bakın göreceksiniz. E ondan sonra ne istiyorsanız zaten kendiliğinden gelecektir. Size düşense keyfini sürmektir.

Emine Nalçacı Maviş

4.10.1984 Ankara doğumlu. Lisans/Yüksek Lisans dahil tüm eğitimlerini Ankara'da aldı. Çocuk diş hekimi oldu. Ankara, Sinop, Düzce’de çalıştı. Evlendi. İstanbul’a geldi. Bilincine ışık yakarak, hayata bakışını, böylece hayatını değiştiren Reiki Hocası İsmail Bülbül ile tanıştı. Şu an Reiki 3b öğretmeni oldu. Reiki’yi bilime katmalıyım isteği ile Yeditepe Üniversitesi Fizyoloji bölümünde doktoraya başladı. Böylece bir kez daha insanın mükemmel yaratıldığına şahit oldu. Reiki Okulu’nda öğrendiği öğretilerin soyutluğunun doktora bilgilerinin somutluğu ile desteklendiğini görünce yürüdüğü yolun doğruluğundan emin oldu. Düşüp kalkmalarından sonra o yolda koştuğunu hissediyor. Dönüp duruyor bakalım. Allah sonunu hayır etsin. Bu arada bir kızı, bir oğlu oldu. Onlar ve yaşadığı hayat sayesinde sevgiyi, sabrı, merhameti ve tüm güzellikleri hayatına katmaya çalışıyor. 2022 sonu itibarıyla Usui Reiki Grandmaster 5&6.Aşama olmuştur.

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler