Varoluş Dergisi

KADER KAVRAMI

Bir yerde şöyle bir yazı okudum. “Allah kabul olunmuş duadan pişmanlık vermesin.” Yani basit açıklaması neyi niye istediğine bak diyor. Bu sana ve etrafına yarar mı yoksa zarar verecek bir şey mi? diyor. Çünkü egoya hizmet eden her şey mutsuz eder.. Bir kavram karışıklığını açmaya çalışalım. “Dünya üzerinde başkası için dilediğin hariç tüm istekler bir nefs, ego değil mi?” diye sordu inançlı olan bir arkadaşım cümlenin üzerine..

Düşündüm.. Gerçekten ‘inanarak’ istediğimiz her şeyi Allah bize veriyor. Bunun gücünü yaratıyorsunuz ve oluyor. Allah bunun önünü kesmiyor ama asıl konu şu, Allah’ın rızasıyla çatışan bir istekte bulunuyorsanız, yani sisteme uygun değilse istek, bu oluşumdan mutlu olamıyorsunuz, belki istediğiniz olsa da.. Şöyle ki, Kuran’da kaderle ilgili dileyenin iman, dileyenin inkar edebileceği, itaat ve isyanın insanın iradesine bağlı kılındığı, iyi işlerinin lehlerine, kötü işlerinin aleyhlerine olduğu ve Allah’ın kullarına asla zulmetmediği ifade edilmiştir. (el-Kehf 18/29;es-Secde 32/19-20;Sebe’34/37-38;Yasin 36/54,63,64). Bu noktada insanlar o zaman neden insanlar azap çekiyor, neden açlıktan ölüyor, neden cinayete kurban gidiyor, neden adalet yok Allah kuluna zulmetmiyorsa diye zihinlerinin kurbanı oluyor. Daha önceki yazılarımda Reenkarnasyon’dan bahsetmiştim. Bunun net açıklaması reenkarnasyonun varolduğu ve tekamülün parçası olduğudur. Sürdüğümüz şey, yontulmadan ve ilahileşmeden kimsenin dünya simülasyonundan çıkamayacağı bir sistem. Evrendeki her şeyin hak edilmişlik üzerine çalıştığını bilmeliyiz. Yani adaletsiz olan hiçbir şey yok. Yapılan her şey sonsuzlukta işler. Çok sevdiğim rahmetli ilahiyatçı Yaşar Nuri Öztürk Kuran’ın reenkarnasyonu 30 ayetle desteklediğini söyler. Keza Sufî Kuşadalı İbrahim ve önemli ilim adamı Süleyman Ateş ahireti, cenneti ve cehennemi reenkarnasyonla izah eder.Ömer Rıza Doğrul ve İnsanlığın düşünce tarihinde ekol olan İhvan-ı Safa ve Mevlana bunlardan bazılarıdır.Her astrolog da reenkarnasyonun ve buna bağlı bir tekamülün işlediğini ve kadere etki ettiğini bilir. Çünkü bununla ilgili göstergeler Ay düğümleri’dir. Güney ay düğümü ve Satürn geçmiş yaşam bilgilerimizi apaçık sunar. Satürn’ün ‘Orak’ şeklindeki sembolü bile “ne ekersen onu biçersin” i ifade eder ve Satürn zamanı yönetir.Yani bunu sonsuzlukta işleyen bir bumerang olarak yorumlayabiliriz..

Kaderimizi biz yaratırız. Bu noktada yine diyebilirsiniz ki başımda böyle bir şey var ben bunu hak edecek bir şey yapmadım ki. Belki geçmişte yapmışsınızdır? Ya da o konuda eksiksinizdir. Aklımızın ermediği her şeyde, tüm fiillerimizin sonsuzlukta işliyor olduğunu bilelim ve isyan etmeyelim ama farkındalıklı olalım. Her şey gelişimimiz için. Allah’ın kimseye kötü kader çizdiği yok. Başınıza gelen kötü olayları kaderim böyleymiş diye değerlendirerek size Allah tarafından verilen büyük değeri sadece harcamış olursunuz. Allah her şeyin en güzelini bahşeder. Bizler kötü deneyimleri gelişimimiz için yaratırız. Her şey yolunda olsa yanlış nedir bilemeyiz öyle değil mi?

Her şeyi bilmiş olsaydık burada işimiz yoktu..Bilin ki hayatınızda yaşadığınız kaos diye adlandırdıklarınız bir şeye hizmet ediyordur. Hayatınızdaki problemler çok önemlidir ve nimettir. Çünkü çözüm de oradadır.

Örneğin bir ilişkide üzülüyorsunuz, üzülmeniz tabi ki doğal olan ama karşıdakini suçlayarak üzüntü enerjisinde kalıyorsanız sorunu daha da güçlendiriyor ve çözümü itiyorsunuzdur. Tüm negatif yaşadıklarımızın içinde bu birileri tarafından yaşatılıyorsa kendimizi kendimize tanıtmak istiyordur ve bu müthiş bir şanstır. Başınıza gelen negatif durumlar kaderiniz değil ama nasıl davranacağınız kaderinizi belirler. Bu bakış açısına geçtiğinizde değişmeye başlarsınız ve değiştikçe hayatınız iyileşmeye başlar. Her farkındalığa kendi özünüzden ulaşabilirsiniz. Akıl alabiliriz, müthiş bilgili insanları dinleyebiliriz, sunulan çözüm yollarını uygulayabiliriz, en donanımlı kişisel gelişim kitaplarını okuyabiliriz ama günün sonunda biz tüm parçaları birleştirebilirsek birleştirebiliriz.. Eğer öyle olmasaydı, yalnız doğup yalnız ölmezdik. Spiritüel bilgiye, ilahi güce ulaşacağımız tek kaynak kendimiziz..

Sadece bilimsel gerçekliklere inanan başka bir arkadaşım bir ruhumuzun olmadığına inanıyor mesela. Fakat bizi taşıyan tek önemli oluşum astral bedenimizdir. Yani ruhumuz. Ruhunuz tatmin olmadığı sürece dünyayı verseler mutlu olamazsınız. Buradaki idrak için tüm dünya malına ve zevklerine ulaşmış olmak gerekmez. Bu ruhun tekamül meselesidir. Gerçeklik ve saflığa dünyadaki sevgi formuyla değil, özünüze ulaşmakla varılabiliyor.. Farkındalıklı olalım ve iki gözümüzün gördüğüyle sınırlı yaşamayalım. Hepimiz bundan çok daha fazlasıyız ve muhteşem yaratılmış güçlü varlıklarız. Öyle ki, evrende kütlen toz kadarken enerjin her şeye etki etmekte..

Sevgi ve farkındalıkla..

Özlem Aydın

 

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler