Varoluş Dergisi

DÖNÜŞÜM

Soyle bir etrafima bakiyorum da herkes bir degisiklik, bir donusum icninde bu aralar.

Hayatlar bir bir yeniliklere yelken açıyor. Kimle konuşsam yorucu bir takım sınavlardan geçmiş. Fakat hepimiz o kadar tatlıyız ki, konuştukça kendi derdimizi unutup bir diğerinin acısını paylaşıyor, birbirimiz için dualar ediyoruz. Allah kimseye kaldıramayacağı yük vermezmiş, o yüzden her şeye rağmen içimizi ferah tutmak niyetimiz. Arada ‘Hay Allah, çok üzüldüm!’ diyip pesimistik yaklaşanlara, kendimi tutamayıp ‘sen üzülme, ben üzülürüm ikimizin yerine’ şarkısıyla eşlik ediyorum içimden. Sonra başlıyorum teselliye: ‘Bu da gelir bu da geçer, her şey olacağına varır..’ Karşı tarafı ikna edemesemde benim inancım tam, sarsmayalım lütfen. Ben kabuğuma çekildim, ağladım zırladım bitti. Şimdi elimi yüzümü yıkayıp toparlanma zamanı, ‘ha gayret’ diyip yola koyulmuşum, boşaltın sol şeridi!

İnsan tanımadıklarıyla daha rahat konuşuyor bazen, ben de sizinle dertleşiyorum bu ara. Farklı farklı dönemlerden geçiyoruz işte, bir nevi evriliyoruz. Siz de tanıklık edin istiyorum ki kimsenin yaşamadan, olgunlaşmadan bakış açısının değiştiğini hatta gelip buradan bol keseden ahkam kestiğini düşünmeyin lütfen. Önce belli tekamül süreçlerinden geçiliyor, sonra meyve veriliyor. O meyveleri paylaşmak amaç. Kimisi henüz ham da olsa faydalı, hem çağlayı da kim sevmez ki canım..

Sizinle ilk buluşmamızın ardından kısa gibi görünen 1 aylık sürede kalbim yine ne kırıldı ne kırıldı. Onca yaşanan yetmez gibi üstüne bir de krema koydurdum sanki. ‘Neden?’ diye sormaktan ‘Error’ verdim. Niye peki? Bize yıllarca sorgulamamızı söylediler çünkü. Direnmeyi, kabullenmeyi değil. Her şeyin bir nedeni vardır elbet, onu bulmak önemli ama onlar da ha deyince anlaşılmıyor ki! Biraz zaman geçecek üstünden, demlenecek ki anlaşılsın hayır mı şer mi, neden yaşanmış..vs dimi? Yaradan her şeyi mükemmel bir kurguyla yaratmış ama bizim aklımız ermiyor. Bugün üzülüyorsun yarin iyi ki olmamış diyip şükrediyorsun. Yani diyeceğim takılmayalım arkadaşlar, bırakın! Ne yaşanıyorsa yaşanıyor, çünkü öyle olması gerekiyor. Etkisiz eleman olun demiyorum, yanlış anlaşılmasın. Kendi hayatlarımızın hakimiyiz, sahip çıkıp elimizden geleni yapacağız tabii, fakat olmuyorsa da kafayı yemeye gerek yok düşün düşün. Çünkü sorgulama başladığında ‘duruyoruz,’ zaman durmuyor, biz duruyoruz sadece. Hayat akıp gitmeye devam ediyor ve biz gerisinde kalıyoruz. Hep ne deriz: ‘Hayat yaşadığımız anlardan ibarettir.’

E ama biz kaldık burda! Sadece 2 hafta uzaklastım İstanbul’dan, döndüğümde Levent metrosunda bir yabancı gibiydim. Bağlantı yolları açılmış, ben Leyla Leyla yürürken Alice Harikalar Diyarı’na dalmışım, bir Avm’den bir Avm’ye savruluyorum. Sonunda metroyu bulup karşıya geçtim, Göztepe’de otobüs peronları düzenlenmiş. Şehre Ramazan gelmiş, çadırlar kurulmuş, fırın kuyrukları oluşmuş. Bu yüzden o kadarcık sürede ne değişebilir demiyoruz artık, hayat değişiyor. Bu değişimi kabullenip, dönüşüme gönüllü olmak gerekiyor.

Mesela bir tırtılın kelebeğe dönüşümünü ele alalım: Hayatının bir dönemi sürünerek, başına geleceklerden habersiz yalnızca erişebildiği bitkilerden beslenerek geçiyor. Sonra bir gün bir zaman geliyor, kabuğuna çekiliyor. O esnada içinde neler yaşıyor bilmiyoruz, belki de özüne dönüyor kendini arıyor. Bulduğundaysa çıkıyor kozasından tüm ihtişamıyla. O görkemli rengarenk kanatlarını açıp hafifçe süzülüyor dalların arasından. Çiçeklerin üzerinden geçiyor, hepsini tek tek kokluyor. Dünyayı daha önce hiç bilmediği haliyle, görmediği bir gözle görüyor, kalbi pır pır. Coşkuyla her çiçeğe konuyor inanmak, bir bir tüm güzellikleri içine çekmek istercesine.. Çok şükür diyor sakinleştiğinde. O daracık, karanlık kozanın içinde geçirdiği zamanı düşünüyor birden ve iyiki sabretmişim diyor. Ya o döngüye girmekten korkup sürünmeye devam etseydim? İşte asıl bunu düşününce ürperiyor içi. Kendisi bilmese de hepi topu yaşayacağı bir hafta. Onu da artık özgürlüğünü eline almış, hayatının sahibi olarak, keyfine vararak yaşıyor..

Bize de buradan kanatlarını takma cesareti gösterenlere selam olsun demek düşüyor..

Gaye Ulaş

Yolun yarısında,

Mimar,

Kendi çapında bir hayat gözlemcisi,

Düşünür, taşınır,

Sanatçı ruhlu,

Paylaşımcı,

Sevmeyi sever,

Reiki 3A Master

Access Bars uygulayıcısı

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler