Varoluş Dergisi

ARTIK GELMESENDE OLUR!

Ayaz bir gecenin zemheri soğuğunda, titreyen ellerimle bir sigara sarıyorum.

Buğulu gözlerimden dokunsalar sen akacaksın.

Gülümsemek, bugünlerde yüzüme yerleşen yalancı bir bahar.

Kim sorsa sahte bir “iyiyim” dökülüyor dudaklarımdan.

Bitti! Bende bittim diyemiyorum.

Hatta, iyi ki bitti, olmayacak bir duaydı, artık yeni aşklara yelken açma zamanı diyorum.

Kendi sesime uzak  kulaklarıma yabancı bir tonla.

Oysa okyanusun dibinde batık bir gemiyim, derin, soğuk, karanlık sularda unutulmuş,

Kaderine terk edilmiş.

Yılanı görsem sarılacak kadar çaresiz,

Masada duran, içi izmarit dolu küllük kadar zavallıyım.

İçim zifiri karanlık,

İçim zehir zemberek.

Sen kokması gereken ellerimde nikotin istilası.

Ah be adam! Parmak aralarımda parmakların bıraktığı boşluğu dolduruyor sigaram.

Sol yanım savaş alanı, sol yanım enkaz.

Yüreğim mahşer yeri.

Bir toz bulutunda kayboluyorum, nerede ellerin?

Oysa sen, soğuk bir savaş coğrafyasında başını sıcacık göğsüne bastırıp saçlarını okşamıştın yetim duygularımın.

Yüreğine sığınmış mülteci bir aşktım.

Vatanım bilmiştim başımı koyduğum dizlerini.

Gölgenden uzak her yer gurbetti bana.

Sonra gittin, yüreğimde kaldı ayak izlerin.

Şimdilerde yokluğunun en ücra köşesinde, yalnızlığa müebbet, sensizliğe sürgünüm.

Islak kaldırımlarını adımlıyorum seninle beraber hiç yürümediğimiz bir şehrin.

En kuytu köşesinde serseri bir ıslık dolanıyor dudaklarıma.

Ayaz bir gecenin zemheri soğuğunda, titreyen ellerimle bir sigara sarıyorum.

Buğulu gözlerimden dokunsalar sen akacaksın.

Bu sensiz ıslandığım kaçıncı yağmur?

Hüzün damlıyor saçlarımın ucundan.

Beklemek yorar mı insanı?

Ben yoruldum seni beklerken, tükendim.

Sana sakladığım tüm hayallerim naftalin kokuyor.

Hangi aşk güneşine serip kurutacağım ki artık?

Benim ne gecenin ardındaki aydınlığa, ne yağmurdan sonraki gökkuşağına inancım kalmadı.

Elimdeki son kuruşluk umudu, köşedeki dilencinin avuçlarına bıraktım bu sabah.

Bakma sen yanağımdan süzülen yaşlara.

Ayrılığın son hediyesi bunlar sana.

Bundan sonra ne gözümde yaş ne gönlümde sen olacaksın.

Yaralarımı kendim sarmayı, gerekirse tuz basmayı öğretti zaman.

Ah be adam! Artık gelmesen de olur.

Lütfen gelme!

Şerife Eren Ünal

2 Aralık 1976 yılında Karaman'da doğdum. Anadolu Üniversitesi, İşletme fakültesinde ön lisans yaptım.18 yıldır İsviçre’nin Zürih şehrinde yaşıyorum. İki kızım var. Özel bir bankada Backoffice calışanıyım. Aynı zamanda Güzellik uzmanlığı eğitimi alıyorum. Değerli hocam İsmail Bülbül hocamdan aldığım Reiki 3B Master aşaması ile farkındalıklarımı keşfediyorum...

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler